31 Mart 2015 Salı

Mum Işığında Kahve


Bugün ülkenin pek çok yerinde olduğu gibi burada da meydana gelen elektrik kesintisi hayatımızı olumsuz yönde etkiledi. Evde elimi nereye atsam elektrikle çalışan bir şeyle karşılaştığım için çoğu işimi yapamadım ,  ben merdivenleri kullanarak dışarı çıktım ama yaşlılar için tam bir işkenceydi onca katı çıkmak.Tramvayların çalışmaması insanların işlerine gidip gelmekte güçlük çekmelerine neden oldu. Okulda da , sıkıntılarımız devam etti. Bilgisayarlar çalışmadı, karanlık olan yerlerde çocuklar biraz panikledi. Çayımız yoktu belki ama ben kahvemi içmemezlik edemezdim ki.Mum ışığında ağır ağır pişen bol köpüklü kahve , zor şartlarda da olsam mutlaka bir çözüm bulacağımın göstergesiydi.Çiçeklerim ve miniklerim eşliğinde  bir fincan  mum ışığında pişmiş kahve bütün yorgunluğumu alıp götürdü.
                                        

30 Mart 2015 Pazartesi

İnsanların umutları yüzlerindeki haritada saklıdır.Ondandır bazılarının gülünce ortaya çıkan gamzeleri.Tigris

29 Mart 2015 Pazar

Puzzle Tutkusu


2002 yılından beri puzzle 'larla olan dostluğum gün geçtikçe arttı.Otuzdan fazla büyüklü küçüklü tablom  bir tane de puzzle saatim oldu.1500'lük parçayla hiçbir bilgim olmadan  işe başladığımda geceli gündüzlü 15 günde tabloyu tamamladım. Sonrasında tercihim daha az sayıda parçalar oldu. Artık hobi halini alan , evimde zaman zaman değiştirerek asıp, bakmaktan keyif aldığım küçük renkli parçalar gerek yapımı gerekse sonrasında benim için ayrı bir mutluluk kaynağı. Başlarken tek tek pirinç ayıklar gibi aynı renklerdeki parçaları ayırmak, sonrasında bir araya getirmek, önce kenarlardan başlayıp ,ortaya doğru ilerlemek, yanlış bir parçayı yanlış yerde birleştirdiğimde kendime gülmek. Puzzle'ı  tamamlayıp çerçevelettirmeye götürdüğümde rengine , dokusuna uygun çerçeve seçmek, keyifli bir uğraş. Bir kişiye özel yaptığım  haricinde , puzzle'ları kimseye hediye etmedim. Bu zamana kadar beni en zorlayan  ,halen yapmakta olduğum çok küçük parçalı puzzle oldu. Hali hazırda 2 tane çerçevelenmeyi bekleyen ve iki tane de  hiç açılmamış yapbozum var.Renkli küçük parçaların bir  araya gelmesi için geçen süre tam bir sabır işi.Sonuç herşeye bedel. 


27 Mart 2015 Cuma

Masquerade (Karnaval)



Lise ikinci sınıfta ,  hoş bir sürprizle gelen bu muhteşem koku , yıllar var ki kalbimden ,hafızamdan silinmeyecek güzel anları hatırlatır bana .İsmine uygun olarak çekilmiş reklam filmi ,Venedik Karnavalı'ndan bir kesiti yansıtan "hiç tanımadığımız bir erkek size çiçek verirse şaşırmayın ,nedeni İmpulse Masquerade'dır " sloganıyla o günlerin en güzel reklamlarından birisi olarak hatırırımda kalmıştır.Büyüleyici ve kalıcı parfüm deodorantı  ne zaman kullansam ,mutlaka bir soran olurdu.Ancak Türkiye'de üretimi olmadığı için , bir kaç kez Avrupa'dan getirttim . Sonrasında bir daha bulma imkanım olmadı.Şu an aynı kokuyu bulmak için neler vermezdim .

26 Mart 2015 Perşembe

Kıskanmak


 Yeni umutlarla uyandığım , güzel dileklerle , duygularla  dolup taştığım bir gündü oysaki. Kendi halinde , bütün derdi kendisiyle olan bir insancık olarak yaşamımı devam ettirmeye çalışıyorum.Elimden geldiğince iyilik yapmaya , kalp kırmamaya dikkat ediyorum.Son yıllarda kendi kabuğumda derdimi de ,sevincimi de kendime anlatır oldum. Ne para hırsı, ne marka tutukusu ne o ne bu. Bu tür şeylerin peşinde olmadım. Yokluğu da çok iyi bilirim, elimdekiyle mutlu olmayı da.Ama şanslı biriyim ailemin kardeşlerimin bana sunduğu imkanlar sayesinde çok şey bana kendiliğinden geldi.Evin tek kızı olmam hiçbir zaman şımarık olmamı gerektirmedi. Buna karşın hep kıskanç tavırlar sergileyen, bana imrenen  insanlarla kuşatıldım . Attığım her adım meraklı bir çift göz tarafından izlendi.Kendime özgü orjinal fikirleri olan biriyim  , mesleğimde başarılıyım ,bunu kabul ediyorum. Ama bunu başkalarına şirin görünmek için ortaya koymadım , koymam.Bugün yaşadıklarım hayat tecrübelerim içinde altı  kırmızı çift çizgili olarak yer alacak.Benimle sohbet etmeyi , zaman geçirmeyi seven  bir o kadar da davranışlarından bana imrendiğini hissettiğim bir hanım  arkadaşım ( zaman zaman samimiyetinden şüphe ettiğim ) "senin yapmacık tavırlarından sıkıldım, kendini beğenmiş , havalı " ben şaşkın bir ifadeyle ne demek istediğini anlamaya çalışırken o
 " senin yalnız olmana o kadar seviniyorum ki  " diye devam etti sözlerine.Kelimeler zihnimde uçuşurken , ben dumurlardan dumur beğeniyordum. Ben ne yaptım ki ya da yapmadım ki bu sözleri hak ettim . Başkasının gözünden nasıl görünürseniz işte O sunuz .Beni gerçekten tanımadığına , kendince çizdiği resme beni yerleştirip ona göre davranışlarını belirleyen birinin ,yüreğimi bilmediğini düşündüm cevap bile vermedim sadece acıdım ona. Herkesin hayatı dört dörtlük değil kendince sıkıntıları var.Ama nedense hep kendimizden iyi insanları görüp onlara imreniyoruz , onları kıskanıyoruz. Halimize şükredip kendi yerimizde olmayı isteyen insanların olduğunu düşünmüyoruz. O Artık benim için sadece selam vereceğim bir insandan öteye geçemeyecek .En üzüldüğüm şey ise şimdi kime anlatacak sıkıntılarını , kim onu sakinleştirip yüzünü güldürecek?

25 Mart 2015 Çarşamba

Parfümün Büyüsü

Nerde bir L'occitane  mağazası görsem masalsı dünyasından içeri girmeden edemem.geleneksel sabunlarının hoş kokusundan başım döner.Parfümlerinin albenili şişeleri içinde kaybolurum.Çoğu ürününü gözüm kapalı bildiğim için mağaza görevlileriyle hoş sohbet eşliğinde yeni ürünleri denerim.Beğendiğim  ve aldığım bir ürünü mutlaka hediye paketi yaptırırım. Büyük bir özenle özel kutularda  yapılan paketler her seferinde içimdeki çocuğun çığlıklarını susuturamaz hele bir de testerlardan paket içine konulmuşsa aldığım üründen çok onlara sevinirim.
L'occitane'nın pek çok ürünü gibi katı parfümlerine de bayılıyorum.Alkolsüz , ve kalıcı olması ilk tercih nedenim.bazı zamanlar alerjiden dolayı hiçbir ürün kullanamıyorum katı parfümler o zaman imdadıma yetişiyor.en güzel yönü de kolaylıkla yanımda taşıyabilmem.Özellikle  seyahatlerde yer kaplamadığı için çantamdan hiç çıkmayan üçlü.
Birinci ürün , Rose katı parfüm: 

 Grasse gülü, Bulgar gülü, Fas gülü ve Türk gülünün bileşiminden oluşan meyvemsi notalar içeren romantik bir koku.

 Gül kokusu bazı parfümlerde çok baskın olur ve mide bulandırıcı hal alır.Bu parfümde gerçek gül kokluyormuşcasına ruhunuzu okşayan bir huzur yayılır etrafa.


İkinci Ürün, Kiraz Çiçeği katı parfüm:

Kiraz çiçeğinin yumuşak ve sarmalayıcı kokusu , özellikle baharın tazeliğini ruhunuzda estiren yaz aylarında kullanmayı tercih ettiğim bir ürün.


Üçüncü Ürün, Cerisier Princesse katı parfüm:

L'occitane'nın özel serisinden ve artık üretimi malesef olmayan meyveli kokusuyla tam bir yaz parfümü. 




24 Mart 2015 Salı

Kültürel Ziyaret

I

2005 yılının sonbaharında okulumuzun kütüphane ihtiyacı nedeniyle müdürümüz Nejat İşcan Hocam'la görüşmüş kütüphane kurulması konusunda gerekli yardımları almıştık.Komisyonda benim görev almam Hocam ve ailesiyle başlayan dostluğun da temellerini atmış oldu.Hocamla çalışmalarımız sonunda beni manevi kızı olarak görmesinden dolayı 2006 yılında benim adımı taşıyan bir kütüphaneyle beni onurlandırmıştır.Bu dünyada dikili bir ağacım diyebileceğim bu kütüphane hayatımın dönüm noktalarından biridir.Adımın bir okulda yaşıyor olması bir insana verilebilecek en büyük ödüllerdendir.1950  doğumlu Nejat İşcan Makedonya kökenli aileye mensup Araştırmacı , yazar ve fotograf sanatçısı.45 kitap,77 kütüphane,75 sergi,274 konferans,389 ödül. Hocamla  zaman zaman görüşme fırsatım oluyor.Bugün yine ziyaretine gittim Kütüphanelere bir yenisini eklemek için hazırlanıyormuş (78. kütüphane hazırlıkları).Türkiye'de başka örneği olmayan bir insan ."Önce oku , sonra düşün" sözünden yola çıkarak  kurduğu kütüphaneler ,resim sergileri, konferanslar, yazdığı kitaplar.Hocamı anlatmaya sanırım kelimelerin gücü yetmiyor.Sağlıklı ve uzun bir ömür dileklerimle ,sizi tanıma şansına erdiğim için çok mutluyum.

23 Mart 2015 Pazartesi

Yeni Gün


Yeni gün ( nevruz) bayramının kökeni çok eski çağlara dek uzanır. O dönemde ,yaşamla ilgili herşey dört mevsimle yakından ilgiliydi.Zor koşullarda geçen çetin bir kıştan sonra toprağın uyanması doğa annenin rengarenk çiçekli yeşil örtüsünü sermesi , bolluğun bereketin gelmesiyle yeni günün kutlanması gereğiyle Nevruz geleneği  Persler'de başlamış, Zamanla  kültürler ve dinler arası etkileşimlerle kutlamalar ad değiştirerek  ,eklemeler yapılarak devam etmiş. Dinsel simgeler eklense de Paskalya , hıdırellez , nevruz hep aynı temaları içerir.Nevruz öncesi evin ve bulunulan çevrenin temizlenmesi ve o güne özel  yiyeceklerin hazırlanması seramonisi. Bayram günü çeşitli eğlencelerin , yarışmaların  yapılması , güne özel hazırlanan  s harfli yiyeceklerin yenmesi,  yumurtaların  doğadaki bitkilerle boyanarak çeşitli oyunlarla  yenmesi ,şifa veren  ve suyla haşır neşir olmak, ateş yakılması ve ateşin arındırma gücüne inanılarak üzerinden atlanması , insanların bir araya gelip dayanışma ve yardımlaşmada bulunduğu baharın bayramı daha uzun yıllar farklı kültürlerde ,farklı geleneklerle ,ortak temalarla sürer gider.

22 Mart 2015 Pazar

Küçük Yumurcak



Bir evi ev yapan ; çocuklar oluyormuş . İki gündür ,bebeklikten yeni çıkmış süt kokusu yastığıma sinmiş küçük bir yumurcak , hepimizin neşe kaynağı .Her söyleneni papağan gibi tekrar eden ,saklambaç oynarken saklandığı köşelerde gözlerinin içi gülen ,gece uykusunda ağlayıp hepimizi telaşlandıran,yemek saatlerimizi bir oyun içinde , şarkılarla keyiflendiren , kapıdan her çıkanın arkasından ben de diye ağlayan , işine gelmeyince herkesi duymazdan gelen minik.(bu arada bir evde küçük çocuk varsa yaş pastalar mumsuz olamaz , olmamalıdır )Bu akşam ev ne kadar sessiz.Canım hiçbir şey yapmak istemiyor.En büyük dileğim ailemizin annem , babam ,torunlar , çocuklarla çoğalarak hep huzurla mutlu günlerini görmek .

21 Mart 2015 Cumartesi

Bayram gelmiş evimize


Kabus gibi geçen iki günün sonunda abimlerin gelmesiyle moraller düzeldi. Babamın bir süredir sağlık sorunları vardı.Bir özel hastanede başlayan tedavi sürecinde doktorların her gün yeni bir teşhis koymaları moralimizi iyice bozdu.Yaşa bağlı olarak bir damarda görülen daralma nedeniyle acilen ameliyat edilmesi gerektiği söylenince ne yapacağımızı şaşırdık. Sonunda öğrendik ki para almak için insanları gereksiz korkutup ameliyata zorladıklarını.Doktorlara olan güvenim bir kere daha sarsıldı.ağabeylerimin gelmesi evde bayram havası estirdi. Gerekirse İstanbul, İzmir ya da Çanakkale de gerekli tetkiklerin yeniden yapılması ve sonuca ulaşılması sağlanacak.çocuklarla dolu dolu geçen bir gün   
Aile ve aile bağlarının  kuvvetli olması insanın hayatında en önemli değerlerinden biri.

20 Mart 2015 Cuma

Bana Dair



Bilinmedik bir kitabın sayfaları gibi merak uyandıran , bir o kadar başka diyarları anlatan güzellikte sevmelerim var benim .
Tigris

19 Mart 2015 Perşembe

İnce Bellide


 Bir efsaneye göre milattan  önceki yıllarda  Çin imparatorunun tesadüfen bardağına düşen çay yaprağının büyüsüne kapılmasıyla birlikte çayın insanoğluyla yolculuğu başlamıştır.çayın Avrupayla tanışması binlerce yıl sonra olmuş. Kahve tiryakisi  olan Ülkemiz  1900 lü yıllarda çayla tanışmış , sonrasında  hayatımızın başköşesinde yerini almıştır.Çay üretiminden içimine kadar bir sürü özel işlemden geçer.Bir ritüel halinde sunulur.Sabah kahvaltısından gecenin geç saatlerine kadar her an heryerde karşımıza çıkan çay değişik kültürel değerlerin ortaya çıkmasına neden olmuştur.
Çayın demlenmesi ve sunulması sırasında kendine özgü eşyaları vardır. Porselen demlik en güzel tadı yakalamak için şarttır.İnce belli zarif bir bardakta porselen çay tabağıyla ikram edilirse göz zevki de doyurulur.Gerçek çay tiryakilerinin tercihi küçük bardakta olur, çayı soğutmadan içmek için.
Rusya'dan ülkemiz kültürüne giren semaver( kendi kendine kaynayan ) ve kıtlama çay genellikle doğu illerimizde geçerliliğini halen korur. Kıtlama çay tutukunları küçük bir şeker parçasıyla üç dört bardak çay içebilmektedirler.Sabah kahvaltısından başlayarak ,hanımların günlerinde yapılan birbirinden leziz yiyeceklere ve sohbetlere eşlik eder .işyeri ziyaretlerinde çay askısında üzeri metal tabakla örtülmüş şekilde kazan çayı olarak karşımıza çıkar.Çocuklara bardağın yarısına kadar doldurulmuş açık çay önce şekeri eritilip soğuk su ilave edilerek " paşa çayı " olarak ikram edilir.Akşam çaya misafir varsa ,kuru kuru çay ikram edemez evin annesi.yanında eşlik edecek mutlaka bir kek olmalıdır. Akşam oturmalarında Yaşlılarınki  tansiyonu, çarpıntısı , uyku sorunu gözetilerek açık ve limonlu olarak sunulur.Artık çay içilmeyeceğini belirtmek için çay kaşığı bardağın üstüne ters bir şekilde konulur.Ev sahibi nezaketinden" çayım daha var iç bir tane daha " diye ısrar eder. 
Ağız tadıyla içilen bir bardak çayın üstüne yoktur.Tıpkı bir ailenin uyumlu yaşamı gibi.
Çayın alt demliği kaynanadır. Sürekli kaynar durur. Hatta dikkat edilmezse taşabilir. 
Üst demlik gelindir alt demlik kaynadıkça onunda harareti artar ama zamanlada olgunlaşır ve demlenir
Gelinin kocası bardaktır her iki çaydanlıktanda yeterince nasibini alır.
Biraz kaynana doldurur onu biraz da gelin, bu nedenlede denge unsurudur.
Açık ya da demli çayın hoşa gitmemeside bundandır.
Çocuklar çayın şekeridir, tat verir. Çok şeker, çayın lezzetini bozar.
Şekersiz çaya alışanlara ise bir tanesi bile fazla gelir.
Görümce ise çay kaşığıdır. Arada bir gelir karıştırıp gider.
Kayınpedere gelince o da çay tabağıdır. Çayın demine suyuna karışmaz.
Bir kenarda lök gibi oturur. Sadece dökülenleri toplar ve çevreye zarar vermesini engeller.
Ancak arasıra boşaltılması gerekir. Yoksa taşıp herşeyi berbat edebilir.
Çay süzgeci ailenin sahip olduğu değerlerdir. Aileyi dış müdahalelerden korur. Delikleri büyük olursa çayın tadı kaçar.
Suyu ısıtan ateş ise hoşgörüdür. O olmadan çay da olmaz.
Kısacası bir bardak çay ailedir.
Çay bahçeleri vardır, insanların ailecek gelip nefeslenebilecekleri, sıcacık salaşlığıyla günümüz kafelerine inat . Eski filmlerde Eyüp'te Piyer Loti  tepesinde tahta sandalyelerde eşsiz manzara eşliğinde yudumlarken çaylarını aşkların en ölümsüzü yaşanırmış.şairlere de ilham olmuş , buğulu bir bardak çay. biz çayın yalnızlığa iyi gelen tarafını da severiz…

Oğuz Atay

bir gün çay içelim seninle, çaylar benden manzara senden olsun…

Orhan Kemal

basit yaşayacaksın basit, sanki bir gün yaşamın sona erecekmiş gibi basit, çay, simit ve peynirle…

Nazım Hikmet Ran

çay bardağında bırakılan dudak payı kadar bile uzak kalamam gözlerine…

Sunay Akın

Çayın yalnızlıkla başı pek hoş değildir,sohbet ister.dost ister, yaren ister. İnce bellide içtiğiniz her bardak yüreğinizdeki insanla olsun.


18 Mart 2015 Çarşamba

Çanakkale'de


Geçen sene ,24 mayıs 2014 ÇOGEP( çocuk ve gençler sosyal koruma ve destek programı ) kapsamında " bir hayalim var " adlı projede öksüz ve yetim çocukların yazdıkları mektuplar doğrultusunda düzenlenen Çanakkale -İstanbul gezisinde  toplum destekli  polislerimizle birlikte rehber öğretmen olarak görevlendirilmiştim. Çok anlamlı bir o kadar da sorumluluk yüklü bu görev ömrümün sonuna kadar unutamayacağım deneyimlerden olmuştu. 5 günlük gezimizin ilk durağı Çanakkale'ydi.  Her karışı binlerce şehitimizin kanıyla sulanan topraklar gezerken her seferinde çok etkilenirim.Yine duygu yüklü bir şekilde Büyük Abide'yi geziyorduk.Bir yandan çocuklar abideyi görmenin şaşkınlığı içinde fotograf çektiriyorlar bir yandan , merakla  sorular soruyorlar. Birkaç tanesiyle   fotograf çektiriyorduk ki birden sallanmaya başladım . Kendi kendime "burası çok rüzgarlı sanırım ondan sallandık diye düşünürken" , depremin olabileceği hiç aklıma gelmedi.Tam abidenin altında depremin olması , beni iki kere korkuttu. Birincisi çocukların paniklemesi , İkincisi de sanki oradaki şehitler  bu ülke öyle kolay kazanılmadı uyan ülkeye sahip çık der gibi işaret veriyorlardı. Bunun günlerce etkisinde kaldım.Şehitlerimizin aziz ruhları karşısında bir kez daha minnettarlıkla eğiliyorum. Ruhlarınız şad olsun. Her bir karış topraktaki kanınızda hepimizin sorumluluğu var. Yazdığınız destan hiçbir zaman hafızalardan silinmeyecek.

17 Mart 2015 Salı

Bugün Hangi Renk ?



Her gün  okula geldiğimde , girişte mutlaka bu ve buna benzer.cümle karşılar beni."bugün kırmızı giy öğretmenim, hayır hayır mavi giysin .hayır yeşillll" renkli ayakkabıları seviyorum. Kıyafetlerime göre ayakkabılarımı kombinliyorum. Sınıfta farklı ayakkabı giymek zorunda olduğumuz için bir nevi misafirliğe gider gibi yedek ayakkabılarım mutlaka oluyor. Renkli ayakkabılar çocukların çok hoşuna gidiyor. Bu sayede renk tonlarını da öğrendiler. Artık kırmızının nar çiçeği tonunu , nefti yeşili, turkuaz maviyi, bordoyu nerde görseler hemen " aaa öğretmenimizin ayakkabısının renginden " diyorlar. Ayrıca ne giyeceğim hakkında fikirlerini sormam çok hoşlarına gidiyor.Bu aramızda bir oyun haline dönüştü. Bugün mü  ne giydim ? Büyük alkışlar eşliğinde bordo ayakkabılarım seçildi. 


15 Mart 2015 Pazar

Bir Kahve İçimlik...

Keçilerin keşfettiği rivayetlerden birisi olan kahve,  zamanla sosyal yaşamın baş köşesinde yerini almış. Bir çok anlam yüklenmiş kahveye. gerek pişirilmesi, gerekse sunumu bir ritüel  halini almış.  Bir kahve içimlik gelinmiş ,Kırk yıl gibi uzun zaman hatırı kalmış . İçilmeden önce  önce bir şeyler yiyerek kahvenin altı yapılmış. "Kahvaltı" geleneği ,kahve içilsin içilmesin  ,devam edegelmiş.Altın değerindeki kıymetiyle  Kız isteme törenlerinin en can alıcı zamanında görücünün önüne çıkmış , Genç kızın elinden yapılmış, bu özel tad.kahveler içildiğinde ,kızın verildiği anlamı yüklenmiş.genç kızın mahareti yaptığı kahvenin köpüklü olmasıyla ölçülmüş, damat adayına ikram edilen tuzlu kahve bilinenin  aksine damat adayının sabrı  ölçülmemiş ," kızın gönlünün o erkekte olduğu "anlamına gelmiş .yanında getirilen bir kaç yudumluk su o eşsiz lezzeti tadmak için ağzın hazırlanmasını sağlamış.Genellikle şekersiz içildiği için meyveli ya da güllü lokumla "Yandan çarklı " tabiriyle istenerek ,acı tadı bastırılmış olsa da gerçek tiryakilerin tercihi sade kahveden yana olmuş. "Keyif ehlinin" taze elden pişmiş taze kahve, keyfini tazelemiş.Bazen , tadını en çok öne çıkaran ,  nane veya acıbadem likörüyle sunulmuş.Kahveler içildikten sonra " neyse halim , çıksın falim" diyerek fincan tabağa ters çevrilmiş. Üç vakte kadar genç kızlara kısmetler , geleceğe dair umutlu güzel haberler , kuşlar balıklar çıkmış kara telvelerin içinden.Bakır cezvede , mangal közüne sürülmüş, gümüş zarflı  fağfuri fincanlarda höpürdetilmiş.Kahve içmek ince bir zevkin simgesi olarak yıllardır süregelmiş.

14 Mart 2015 Cumartesi

Bir Küçük Mutluluk

 
Güneşin bulutların arasından yüzün bir gösterip , bir kaçtığı sonunda yerini hafif bir yağmura bıraktığı bir günde ,önce çok sevdiğim ,ablam  kadar yakın hissettiğim dostumun ,annesinin muhteşem kahvaltı davetiyle güne başlamak çok keyifliydi.en az çocuklar kadar yaşlı insanlarla da aram iyidir, hallerini hatırlarını sorup gönüllerini almayı çok seviyorum . Yaşlı ve yalnız insanların buna çok ihtiyacı olduğunu biliyorum . Onların hayır dualarıyla  , kendimi huzurlu ve mutlu hissediyorum .gülüp söylediğimiz bir kahvaltıdan sonra tabiki kahveler benim elimden yapıldı .Fallar bakıldı güzel dileklerde bulunuldu.Yağmurlu bir öğleden sonra Eskişehir sokaklarında gezmek ,güzeldi.Tatil dönüşünden beri farkettim ki ben hiç çarşıya çıkmamışım .Tatilde İzmir ve İstanbulda çok gezince burada çarşıya çıkma gereği duymamışım . Gün akşama doğru dönerken evimin neşeli ve bir o kadar huzurlu sıcaklığında bir küçük kedi misali kaloriferin dibindeki yerimde , bugünü kaleme alıyorum . 

13 Mart 2015 Cuma

Sadece Huzur


Havadan mıdır nedir ? Huzurlu bir sabah ve devamında huzurlu bir gün bugünkü payıma düşen. Miniklerimle o kadar sakin ve bir o kadar resmi bol zaman geçirdik ki , nasıl bir sessizlik nasıl bir huzur , nasıl bir güzellik.. Kahve ikram edenler , kuaför salonuma gelenler . Telefonumu eline geçiren bir minik basmış durmuş beyaz düğmeye . Fazla söze ne hacet , herşey belgeli .


12 Mart 2015 Perşembe

Günden Geriye Kalan

      Bu Sabah Osmangazi Üniversitesi'nin düzenlediği Michigan State Univercity Öğretim elemanlarınca hazırlanan "Okul öncesi Eğitimde Güncel konular" adlı seminerdeydim.Okul  Öncesi etiğtimle ilgili Amerika'da yapılan çalışmaları duydukça bir kere daha eğitim alanındaki yanlışları görme fırsatım oldu. Burada en az Yirmi , yirmibeş kişilik sınıflarda yaş ayrımı gözetmeksizin , bir öğretmenin ardarda altı ders saati küçücük bir mekanda nefes almadan çırpınıp durması, onlarda yaş küçüldükçe ,ihtiyaç doğrultusunda öğretmen , yetişkin sayısının artması en fazla on çocuğa bir öğretmen düşmesi.Okulöncesi eğitime bakış açıları ve verdikleri önem , bu doğrultuda kurdukları çocuk gelişimi araştırma merkezinin faaliyetleri dikkatle dinlediğim konular arasındaydı.
        Seminer bitiminde okula biraz geç gittimek zorunda kaldım. Benim Minikler sabırsızlanmışlar. Kapıda heyecanlı sesleri beni karşıladı. Biraz da özlemişler. Zaman zaman beni oyunlarına dahil etmekten hoşlandıkları için bugün de  kendi elleriyle yapıp taktıkları bir taç ve sihirli değneğimle aralarındaydım.Günün kraliçesi  mi oldum ne ? Eh benim İlham perileri de son günlerde beni gıdıklamaktan geri durmuyorlar . Bu sefer kalemimden dökülen dizeler de haliyle bir masaldan oldu. 
                   

Külkedisinin basamakta kaybolmuş , ayakkabısydı camdan kalbimiz . Eşini bulmaya kurgulanmış zamanda . Tigris 

11 Mart 2015 Çarşamba

Güne Dair

   Bugün gökyüzü ,ne kadar marifeti varsa döktü ortaya. Önce öğlen güneşinin gülümseyen yüzü uğurladı beni okula. Sonrasında kötü bir anısı aklına gelmiş gibi önce karardı, öfkeden patladı şimşeklerini çaktı , gürledi,başladı ağlamaya. Ağladı , ağladı ne var ne yok döktü içindekileri. Akşam üstü soluk benzi kızıla dönmüş güneş ve serin rüzgar  , herkesi evine gönderiyordu. Benimse aklımdan bir dize geçti...güne dair .
    Oysaki ; kızıla çalar yalnızlıklarımız vardı bizim , her gün batımında. Tigris

10 Mart 2015 Salı

Ruhum Bugün Kırmızı


         

Sabah yataktan sürünerek kalktığım bir günde kapalı perdenin ardından dışarıya baktığımda çatıların beyaz kıyafetlerini giydiklerini görmek ayrı bir mutluluktu benim için . Hemen valiliğin sitesine baktım .O da ne ?"Sen bugün okula gidemezsin kar çok , evinde otur sıcak sıcak "dercesine kar tatili haberini okumak içimdeki çocuğu çok sevindirdi tabiki. Çayı ocağa koydum , artık Allah ne verdiyse , masanın başında keyfime diyecek yoktu. Dışarıda kar manzarası ben sıcak çayımı yudumlarken, bir yandan da planlama yapıyorum. Tatilden beri evde temizlik yapılmadı. Kolları sıvamanın tam zamanı. Öyle acele etmeden yavaştan işe koyuldum . Ben çalıştıkça gökanne de boş durmuyor, yağdıkça yağıyor kar. Mola vermenin tam sırası . Bir kahveyi hak etti bu zavallı beden. Bugün ruhum beyaz üstüne kırmızı . Akşam üstü yavaş yavaş yorgunluk çöküyor, kar da bütün şiddetiyle yağmaya devam ediyor . İç sesim bu yorgunluk yarın dinlenmeden geçmez diyor . Bir umut  bu sefer de milli eğitimin internet sitesine bakıyorum  sürprizzz . Sen yarın da dinlen öğretmenim tatil . Yüzümde beliren tebessüm ile günü tamamlıyorum
        
 . 

9 Mart 2015 Pazartesi

Bir Kutu Safranbolu

                               
       
Mesleğimin ilk dört yılı Kastamonu'da geçti . Dolu dolu dört yıl. Özü bozulmamış bir Anadolu Kasabasıdır Kastamonu . İnsanı size kucak açar , büyük değer verir.Uzun  yıllar geçmiş olmasına rağmen  oradaki dostlarımla hala görüşürüz . Kastamonu'da yaşadığım sıralarda birçok ilçesi ve yakın şehirleri dostlarım sayesinde görme fırsatım oldu. Safranbolu ile tanışmam da böyle bir gezi sayesinde olmuştu.Tarihi konakları el değmemiş dokusuyla bambaşka bir zamanın kapısından içeri giriyormuşum hissine kapılmıştım. Tabiki yöresel lezzetleri.Bunlardan  en meşhuru  gittiğimde mutlaka o tadın keyfine yeniden varmak istediğim  çifte kavrulmuş lokumu. Geçenlerde bir tanıdık Safranbolu'ya gideceğini söyleyince , gezip görecekleri yerleri bir bir söyledim Ve tabiki lokumdan da bahsettim. Gelirken bana bir kutu "Safranbolu " getirmiş. Tarifsiz duygular içinde , bir lokum tanesinin  damağımdaki lezzeti , burnumu sızlatan raihasına karışmış anılar,  bir bir saklandıkları yerlerinden çıktılar.Sade kahvemin en yakın sırdaşı olarak beni anılarımın yolculuğunda , yüzümde beliren buruk bir tebessümle ,yalnız bırakmadılar.

7 Mart 2015 Cumartesi

Emekçi Kadınlar

                                                  

Son günlerde nereye baksam Kadınlar Günü İndirimi ,  kadınlar Gününe özel vb yazıları görüyorum . Genellikle kozmetik firmalarının indirimleri.Telefonuma gelen mesaj ve mailler de cabası .Her yıl 8 Mart "Dünya Emekçi Kadınlar Günü "olarak kutlanıyor .Ama nedense gördüğüm yazılarda emekçi kısmında kısaltmaya gidilip "kadınlar günü " olarak lanse ediliyor.  Peki kimdir emekçi kadın ? Bana soracak olursanız böyle bir günün olduğundan habersiz , bin yıllık Anadolumun kültürüyle hamurunu yoğurup , eşine , çocuğuna sunan sırasında tarlada , bağda çalışan , kılı kırk yaran  bunun karşılığında maddi bir geliri olmayan nasırlı  ellerinin  en büyük süsünü yine doğadan alan hakiki Anadolu kadını .Bugün ne giysem , şu kozmetik firmasında indirim varmış , saçımı koyu kestaneden az açık kestane mi yapsam gibi şeylerle uğraşmayan , bir günlük bir de yabanlık kıyafetiyle ömrünü geçiren ,bayramdan bayrama yaktığı kınası en önemli  süsü olan , Anadolu  Kadını yanında şehirlerde yaşayan çalışıp üreten , karşılığında maaşını alan ancak , moda , giyim , kozmetik içinde boğulup kalan kadıncıklar . Şimdi söyleyin bana kadınlar gününe özel indirimler , kadınlar günü , kadınlar , kadın ... Neyin indirimi, Kimin günü .Kimindir Emekçi Kadınlar Günü ? 

5 Mart 2015 Perşembe

Ey EGO

                                            

İşe giderken  dolmuş kullanıyorum . Genellikle aynı saatlerde minibüse bindiğim için bizden mezun olmuş ortaokula giden öğrencilerimle karşılaşırım . Onca yorgunluklarına ve kitaplarla dolu çantalarına rağmen hemen ayağa kalkarlar yer vermek için yarışırlar . Bense her seferinde üzülürüm ama aynı zamanda gurur duyarım . Gençleri bilirsiniz kendi aralarında konuşup şakalaşmayı severler. Ama kimseye zararları olmadan kendi aralarında eğlenirler. Ben de onları gözlemlerim .Dün yine öğrencilerimle birlikte  çok kalabalık minibüste yol alıyorduk.Arkadan bir ses yükseldi. Burada öğretmeni görmüyorsunuz , ne biçim çocuklardınız diye söylenmeye başladı. Ben gayri ihtiyarı üzerime alındım. Beni tanıyan biri ayaktayım diye çocuklara kızıyor sandım . Ses devam etti . Ben bilmem şu okulda öğretmenim  , öğretmeni tanımıyorsunuz , çocuklara olanca gücüyle kızmaya devam ediyordu.İşin ilginci kızdığı çocuklardan oturan yoktu ki . Kimmiş  bu öğretmen diye arkamı döndüğümde , üstü başı özensiz saç baş dağınık bir bayanla karşılaştım.Hani derler ya "öğretmen demeye bin şahit lazım " aynen öyle . Çocukların hepsi başını önüne eğöiş kıpkırmızı bir yüzle hakaretleri dinliyorlar.Artık dayanamadım . Çocuklar bu kalabalıkta ne yapsınlar , onlar da çok yorgunlar dedim . Okula geldiğim için inmek zorundaydım. Gün boyu çocukların düştüğü durum aklımdan çıkmadı.nedir bu öğretmendeki ego patlaması diye düşündüm ve onun adına çok üzüldüm .Bu kişiyle aynı mesleğe mensup olduğum için utandım .

Mavilim

Bugün yine hoş sürprizi olan bir gündü. Etrafımdaki insanlar tarafından sevilen ve sayılan biri olmak çok güzel .yanımda yardımcılık yapan insanlar hocam derler ağızlarından bir hoca daha çıkar . Bu çok güzel boyunluğu benim için örüp getirmişler. Havalar ısındı burada ama soğuklarda çok kullanacağım bir  parça olacak. 

3 Mart 2015 Salı

Bir Film Şeridiymiş Hayat.

Öğlen çalan telefonumun ucundaki heyecanlı ve bir o kadar da pozitif enerjili ses düşüncelerimin  baş köşesinde yerini almış beni, duygu fırtınasıyla en güzel zamanlara sürüklemiş son günlerde tanıdığım en özel insanlardan birisine ait.çok zaman olmadı bu güzelliği tanıyalı.Ancak sağlam bir dost edindiğimi hissettiren , güzel anlara şahitlik ettiren canım Arkadaşım .Dün gece benimle konuşamadığı için merak edip hemen telefona sarılmış. gerek arkadaşlığı gerekse hanımefendiliğiyle bende gerçekten çok özel bir yeri olan can dostum Fulya.O'na olan hayranlığım  her geçen gün , bir  başka özel yönünü öğrenmemle , artıyor. O , bu devirde böyle güzel insanlar da varmış dedirtecek özellikte bir yürek.Telefon konuşmamızdan sonra bir an düşüncelere daldım. İnsan ölümle burun buruna geldiğinde hayatı bir film şeridi gibi gözünün önünden geçer denir. Benim o telefondan sonra , yaşadıklarım film şeridi oldu geçti kalbimden. Hayatıma dokunan, ben de güzel yer eden bütün insanları karelerde birleştirdim , anılarımın  mutluluğunu yeniden yaşadım. Bugün de , artık en güzel kare olarak film şeridinde yerini aldı. O an sanki düşüncelerimi okuyan bir arkadaşım bunu  ispatlarcasına ölümsüzleştirmiş .Bana düşen de ,kelimelerin izin verdiğince ,yazıya aktarmak oldu. Bu filmde  yeralan ve yeralacak bütün güzel yüreklere selam olsun
                                                 


2 Mart 2015 Pazartesi

Pardon Parfümünüzün Adı nedir?

Parfüm , Latince kokulu duman "perfumum" kelimesinden gelmektedir .tarihi Mısırlılara kadar uzanan ,önceleri ölüler için sonrasında kötü kokuları bastırmak için kulanılır olmuştur.Fransa parfümün merkezi olunca koku endüstrisi büyük gelişme yaşamış , en az parfüm kadar şişeleri de özel olmuştur.günümüzde Parfüm  adeta kişiliğimizin imzası haline gelmiştir.
 Parfümlere olan düşkünlüğüm , güzel kokmanın  insanlar üzerinde olumlu etkiler , enerjiler bırakmasından geliyor.
Parfümlerimi o günkü ruh halime, mevsime , gece ya da günlük kullanıma göre belirlerim. 
Herhangi bir olumsuz anı çağrıştıran kokuyu çok beğensem de bir daha asla kullanamam.yolda bazen önümün kesilip "pardon parfümünüzün adı nedir ?"sorusuyla sıkça karşılaşıyorum.Her tenin kokuyu yayma şekli başkadır. Çok beğendiğim , ancak denediğimde kendimin bile tahammül edemeyeceği kokular  olabiliyor. Parfüm seçerken ,eğer imkanım varsa önce denerim , ve ertesi gün alıp almayacağıma karar veririm . Koku seçimim her seferinde farklılık gösterse de Loccitane Fleur Cherie , Yves Rocher Comme une Evidence ,Avon Soft Musk vazgeçilmezlerim arasındadır.Resimde parfümlerimin sadece bir kısmı yer almakta ,güzel kokmayı çok seviyorum ne yapayım ? ;)

1 Mart 2015 Pazar

Çocukluğumdan Kalan

Avon  denilince çocukluk günlerim aklıma gelir.seksenli yılların başında  Türkiye' de daha adı  bilinmezken teyzem Almanya'da Avon'un temsilciliğini yapıyordu. Her gelişinde  parfümlerinden  ve diğer makyaj malzemelerinden anneme getirirdi.Ben en çok tester parfümlerine bayılırdım. Beni öpen hanımlar  "sen ne kadar güzel kokuyorsun" derlerdi.annemin en kıymetli makyaj malzemelerine imrenerek bakardım, bazen de gizlice yüzüme sürerdim. Hele kırmızı rujuna bayılırdım.Resimdeki bu makyaj ürünleri çocukluğumun en güzel anısı olarak evimde en güzel yerde duruyorlar.Yıllar sonra Türkiye'de Avon duyulmaya başlayınca tanıdık kokular benim o günlere özlem dolu bakışım oldu. 

Öne Çıkan Yayın

Yalnızlığa Dair

Birine bağlanamayacak kadar        kalabalık yalnızlıklarım         var benim .  Tigris