Yolunuz hiç Bozcaada’ya düştü mü bilmem, mutlaka görülmesi gereken yerlerden biri olduğunu düşünüyorum.
Çanakkale'ye defalarca gittiğim halde, Bozcaada’yı bu sefer görebildim.
Ama bana yetmedi bir kere daha o sakin sokaklarında gezmeyi çok isterim.
Çanakkale'den çıkarak Geyikli'ye doğru uzayan sarı güneş gibi parlayan ayçiçekleri, domateslerle. bezeli kıvrımlı yollar sonunda bizi yaklaşık 40 dk sonra feribot iskelesiyle buluşturuyor.
Geyikli deyince akla hemen orda çekilen film geliyor. Eyvah Eyvah.
Etrafa daha bir alıcı gözüyle bakıyorum.
|
Bozcaada Liman |
Bu bakışlarım hep filmden ötürü değil tabiki. Daha önce de Geyikli'ye gelmiştim. Karşıda Ada olduğunu nedense atlamışım. Ve o gün neden adaya gitmemişiz bunu düşündüm durdum.
Feribotta yerimizi alıyoruz. Elimde telefon kareler içine anı hapsediyorum.
Bana çok kısa gelen deniz yolculuğumuz sonunda sağda adanın kalesi, solda şirin limanı bizi karşılıyor.
Bozcaada sokaklarına doğru yavaş yavaş ilerlerken tanıdık bir melodiye kaptırıyoruz kendimizi. Küçük yeğenim kıvrak figürler sergilerken ben de boş durmuyorum hemen kaydediyorum.
Bir kalabalığın ortasında tıraş edilen damadı görünce melodinin sebebini anlıyoruz.
Sabun köpükleri içinde damadı oynatıyorlar.
Durup izleyecek vaktimiz yok.
Yukarıya doğru tırmanıyoruz. Elimizde az önce köşedeki dondurmacıdan aldığımız nefis tadlarla içimizde hoş duygular bırakan dondurmalarımızla.
Sol tarafta özel bir müze, biraz ilerisinde Kimisis Teodoku Kilisesi bizi karşılıyor. Kilisenin kapısındaki 1869 tarihi dikkatlerden kaçmıyor. Fakat ne acıdı ki 23.8 metre uzunlundaki çan kulesinin yerinde şimdi yeller esiyor.
|
Bozcaada Esintisi |
|
Madam'ın Kahvesi Bozcaada |
Kule ile ilgili edindiğimiz bilgiye göre sert rüzgarlar nedeniyle oldukça aşınmış. Önce onarım görmüş. Sonrasında yıkıp yeniden yapılmasına karar verilmiş. Son yıllarda ülkemizdeki restorasyon çalışması adı altında tarihi eserlere yapılanları gördükçe içim bir kere daha acıdı.
Kilise ayinler dışında kapalı olduğu için, içine girme imkanı yakalayamıyoruz.
Ada'nın zamanında Rum evlerinin çoğunlukta olduğu sokağında kilisenin karşısında camları mavi boyalı Madam'ın kahvesinde soluklanıyoruz. Mekanın sahibinin sıcak karşılaması ve "Ada Esintisi"ni tavsiyesi üzerine kahve siparişimizi veriyoruz.
Bu sırada ada hakkında daha fazla bilgi ediniyorum.
Aromasız kahveyi tercih eden ben Bademli kurabiyenin eşlik ettiği eşsiz lezzetteki kahvenin kokusuyla kendimden geçiyorum.
Sohbet ilerledikçe Rum evlerinin bulunduğu sokakları daha bir merak ediyorum.
Dayanamayıp sokakları keşfe çıkıyorum.
Sokaklardaki sakinlik bozulmamışlık beni mest ediyor.
İleride burası da bozulmaz diye içimden dualar ediyorum.
Başımızın üstünde kargalar, sokaklarda kediler adanın en huzurlu sakinleri olarak ev sahipliği yapıyorlar.
Onları rahatsız etmeden fotoğraflıyorum ve yine Madam'ın Kahvesine dönüyorum.
Artık başka sokaklarda yeni şeyleri keşfetme vakti. " Ada Esintisi" Kahvesi ve bademli kurabiyelerden satın alarak yolumuza devam ediyoruz.
Bu arada Aldığınız her kahvenin 50 kuruşu Haytap'a bağış oluyor. Bu ayrıca çok hoşuma gitti.
Geldiğimiz yoldan aşağıya inerken sağda şarap tadım evi yazısı dikkatimi çekiyor.
|
Talay Şarapları |
Talay Şarapları sahibi Ahmet Talay ve Eşi Asuman Hanım bizleri müthiş ev sahiplikleri ile karşılıyorlar.
Sonrasında koyu sohbetlere leziz yemeklerin eşlik ettiği sımsıcak bir masada saatlerin nasıl geçtiğini anlamıyoruz.
Ahmet Bey gerçek bir Adalı. Galatasaray Lisesi'ni bitirdikten sonra. Boğaziçi Üniversitesi'nde öğrenimini tamamlayıp, aile mesleği olan Şarapcılık işinin başına geçiyor. Ve yılların deneyimiyle bugün işini başarıyla sürdüren biri haline gelmiş. Bu konuda eşi ve kuzenleri de ona büyük destek gösteriyorlar.
|
İn vino veritas |
Kaliteli sohbetin sonunda şarap tadım evine geçiyoruz. Orada şaraphanenin içini görme fırsatı yakalıyorum. Üzüm olarak kapıdan girdikten sonra devasa fıçılara kadar geçen süre ve şişelenip şarap olarak piyasaya sürülme kısmına kadar tek tek görüyorum.
Mahzenin girişindeki yazı “ İn vino veritas” Gerçek şarapta gizlidir. Sözü ve Şarap Tanrısı Dionysos’un tasvir edildiği duvar resmi , firmanın logosu haline gelmiş.
Gün akşama kavuşurken sohbet bütün hızıyla devam ediyor. Fıçılardan yapılmış masaların üstünü mumlar süslüyor ve yavru kedi bize şirinlikler yapıyor.
Dönüş vaktinin geldiğini anımsatan saatin saniyelerinin hızına erişiyor vedamız.
Feribotun arkasında tatlı bir esintiyle Bozcaada hoşcakal diyor.
Sevgiyle