Çocukluğumda , mahallelerin , komşulukların daha bir sıkı olduğu , semt pazarlarının köyünden ekip biçtiğini getirip küçük tezgahında satan özü bozulmamış köy insanının olduğu yıllarda ,her hafta mahallemize kurulan pazara annemle giderdik. Sonbaharda pazarları daha bir severdim. Sıcak renklerin her tonunu gördüğümüz meyve ve sebzeler güneşin solgun yüzüne inat içimi ısıtırdı.Elma , nar, ayva, armut,havuç, karnabahar,pırasa,ıspanak tezgahlarının arasında köy dağlarından toplanıp , pamuk ipliğine dizildikten sonra tezgahta yerini alan sarılı kırmızılı alıçları bir mücevher kolye gibi hayranlıkla izlerdim. Bir dizi alıçtan kolye alıp boynuma takıp tek tek kopararak yemeye başlardım.Damağımdaki tatlımsı lezzet hemen bitmesin diye yavaş yavaş yer keyfini çıkarırdım. Alıçtan yapılmış kolyelere evimize çok yakın ilkokulumuzun önünde de görürdüm.Çocukluğumun en saf yıllarınn bu unutulmaz lezzeti ve kokusu ,buruk sevinçler yaratır yüreğimde.Şimdilerde her gün televizyonlarda alternatif tıp uzmanı diye ekranın baş köşesine kurulan amca ve teyzelerin faydalarını saymakla bitiremedikleri alıç , sanki yeni görücüye çıkmış genç kız gibi daha bir önemli olmuş . Halbuki doğa anne her mevsim dağlarında , bahçelerinde öyle güzellikler sunuyor ki , bunları başkaları söylemeden kıymetini bilip , her şeyi zamanında ve en doğalını yemek gerekiyor. Köy insanının daha sağlıklı ve uzun ömürlü olmasının ilk şartlarından biri de bu meyve ve doğal yiyeceklerle beslenmesi oluyor. Hafta sonu köy ziyaretinde bulunma fırsatımız olunca , sürülmüş tarlaların ortasında bir alıç ağacı bulmanın keyfiyle bir avuç da olsa toplama şansı yakaladım.Bizden önce çobanların , köylülerin topladığı alıçlardan geriye kalan bir kaç taneydi nasibimize düşen. Çok çok toplayabilseydim, eski günlerdeki gibi ipe dizip boynuma asacaktım alıçtan kolyemi. Bu sefer bir avucuma sığdırdığım mercan taneleri kadar kıymetli alıçlarımı kokusunu içime çeke çeke , tadına vara vara tek tek yedim , çocukluğumun sonbaharlarına gönderme yaparak.
30 Mayıs 2016 Pazartesi
Nostaljik Pazartesi :24 Bir Avuç Alıç
Çocukluğumda , mahallelerin , komşulukların daha bir sıkı olduğu , semt pazarlarının köyünden ekip biçtiğini getirip küçük tezgahında satan özü bozulmamış köy insanının olduğu yıllarda ,her hafta mahallemize kurulan pazara annemle giderdik. Sonbaharda pazarları daha bir severdim. Sıcak renklerin her tonunu gördüğümüz meyve ve sebzeler güneşin solgun yüzüne inat içimi ısıtırdı.Elma , nar, ayva, armut,havuç, karnabahar,pırasa,ıspanak tezgahlarının arasında köy dağlarından toplanıp , pamuk ipliğine dizildikten sonra tezgahta yerini alan sarılı kırmızılı alıçları bir mücevher kolye gibi hayranlıkla izlerdim. Bir dizi alıçtan kolye alıp boynuma takıp tek tek kopararak yemeye başlardım.Damağımdaki tatlımsı lezzet hemen bitmesin diye yavaş yavaş yer keyfini çıkarırdım. Alıçtan yapılmış kolyelere evimize çok yakın ilkokulumuzun önünde de görürdüm.Çocukluğumun en saf yıllarınn bu unutulmaz lezzeti ve kokusu ,buruk sevinçler yaratır yüreğimde.Şimdilerde her gün televizyonlarda alternatif tıp uzmanı diye ekranın baş köşesine kurulan amca ve teyzelerin faydalarını saymakla bitiremedikleri alıç , sanki yeni görücüye çıkmış genç kız gibi daha bir önemli olmuş . Halbuki doğa anne her mevsim dağlarında , bahçelerinde öyle güzellikler sunuyor ki , bunları başkaları söylemeden kıymetini bilip , her şeyi zamanında ve en doğalını yemek gerekiyor. Köy insanının daha sağlıklı ve uzun ömürlü olmasının ilk şartlarından biri de bu meyve ve doğal yiyeceklerle beslenmesi oluyor. Hafta sonu köy ziyaretinde bulunma fırsatımız olunca , sürülmüş tarlaların ortasında bir alıç ağacı bulmanın keyfiyle bir avuç da olsa toplama şansı yakaladım.Bizden önce çobanların , köylülerin topladığı alıçlardan geriye kalan bir kaç taneydi nasibimize düşen. Çok çok toplayabilseydim, eski günlerdeki gibi ipe dizip boynuma asacaktım alıçtan kolyemi. Bu sefer bir avucuma sığdırdığım mercan taneleri kadar kıymetli alıçlarımı kokusunu içime çeke çeke , tadına vara vara tek tek yedim , çocukluğumun sonbaharlarına gönderme yaparak.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
-
ANAHTAR Eski bir anahtar, yılların yükünü taşıyan bir kapıyı aralamak için bekler. Paslanmış dişleri, her biri ayrı bir zamanın izini taşı...
-
Hayat, bazen bir yolculuğa çıkar gibi başlamaz mı? Umutlarla, hayallerle dolu, tıpkı bir sabahın ilk ışıkları gibi. Ancak bir süre sonra, ...
-
KASIM Kasım ayı, sonbaharın son demlerini yaşatırken, ağaçlar üzerindeki yapraklar rengarenk bir tabloya dönüşür. Sarı, turuncu ve kızı...
-
Bugün iki sene önce yaşadığım güzel bir anıyı aynı salonda bulunarak heyecan dolu bir mutlulukla yeniden hatırladım. 2022 yılının eylülün...
-
DOLMAKALEM Göz alıcı bir şehir, siluetinde yükselen binaları ve karmaşık yollarıyla gözler önünde uzanıyordu. Bu şehir, zamanın unuttuğu bi...
-
Merhaba Cafeciler. Bugün kahvemizin yanına güze bir türkü eşlik ediyor. belki ilk defa duyduyğunuz belki de aa ben biliyordum dediğiniz. ...
Öne Çıkan Yayın
Yalnızlığa Dair
Birine bağlanamayacak kadar kalabalık yalnızlıklarım var benim . Tigris
tigris naptın sen yaa :((
YanıtlaSilTigris debilmiyor ne yaptığını 😞
Silçocukluğuma götürdün beni :( alıç, kırık leblebi, keçi boynuzu satan yaşlı amcayı hatırlattın bana .
SilHehhehhehheee nostalji güzel şey vesselam 😉
Silüzücü bence, insan geçmişi özlüyor. birde yaşlandığını fark ediyor :)
SilYaşlanmak da doğal bir süreç napalım kimse bu dünyada kalmayacak en iyisi mi her anın tadını çıkaralım. Zaman zaman da eskiye dönüp güzel günleri hatırlayalım. Sevgiyle
SilAlıçlar, çıtlıklar, çitlenbikler, melengeçler, çönür armutları, çakal erikleri, kızılcıklar çocukluğumuzun köy meyveleriydi. Bir köylü çocuğu olarak alıcı hatırlatmanız bizi mutlu etti doğrusu.
YanıtlaSilHer şey ne kadar da doğal ve güzeldi. Şimdi hiçbirinde aynı tad yok.
SilBen teşekkür ederm
ben hiç yemedim Tigriscim zannedersem. Öyle bir anlatmışsın ki sanki avucumda alıç varmış gibi hissettim :)
YanıtlaSilÇok şifalı keşke yiyebilseniz. Teşekkür ederimmmm
SilHey gidi günler hey çocukluğuma götürdün beni
YanıtlaSilhep orda kalsam ve bugüne dönmesem olmaz mı :)
Orda kalıyoruz bugünlük dönmüyoruz 😉❤️
Siloff naaptın sen yaa...
YanıtlaSilbende çok severim alıcı. köyümü özlediğimi hissettim sayende..
sevgiler
Haydi şimdi rahat bir yere uzanın hepbirlikte çocukluğumuza dönüyoruz 😉😍😍
SilBizim köyümüzde dağ,taş alıç ağacı.mevsimine denk gelince kopar kopar ye.Bende çok severim alıcı. Çocukluğumuzu her daim yaşatmak dileğiyle.....Teşekkürler.
YanıtlaSilÇok şanslısınızzzzz 😍😍
SilAlıııç. Çok severim Sevgili Tigris :) Olsada yesem dedirttin bana şu an. Hem güzel hem de hain bi paylaşım olmuş bu . Yemeyeli uzun zaman oldu :)
YanıtlaSilBizim yerimize de yemişsinizdir eminim. Afiyet olsun.
Sevgiler.
Yazıyı paylaşınca ben de dedim ah ahhhhh . Bu sene fazlatoplayamamıştık. Azdı ama yedim yine de
SilAh Tigris'im.Alıçı çok severdim ben.Babam giderdi pazara bulunca mutlaka alırdı.Hey gidi günler.Gerçekten nostaljinin en güzellerinden olmuş.Afiyet olsun canım.Sevgiyle kucaklıyor, öpüyorum kızımı :)
YanıtlaSilHepbirlikte ne güzel günlere döndük sevgili Ece Ablacımmm. Çok çok öpüyorum sevgiyle ❤️❤️
Silbenimde aklıma güzel anılar geldi. ne güzel çakılmıştım kafa üstü yere heeeyyy hey!
YanıtlaSilAaaaaaa bak merak ettim şimdi
SilÇocukken ben de çok yemiştim. Sonra yıllar geçti aradan, tadını bile unutmuştum neredeyse..
YanıtlaSilBirkaç yıl önce Beypazarı ziyaretimizde tam da söylediğiniz şekilde ipe dizmiş satıyorlardı.
Ama ilginçtir ki, adı ve görüntüsü dışında çocukluğumdaki o tadı bulamadım nedense..
Herşey o zaman daha güzeldi
SilÇok severdim alıçı.. Şimdilerde görmek ne mümkün... O zaman başkaydı tabi... Hafızamızda ne güzel yer etmiş.. Hatırlattığınız için teşekkürler..
YanıtlaSilSevgiler..
Ben teşekkür ederim, sevgiyle
SilGeçmişe bir özlem var her zamanki gibi yaş ilerledikçe :(
YanıtlaSilDünya çok hızlı değişiyor ve her şey bozuluyor özlemim bundan
SilAma ama nasıl imrendim sana anlatamam kiii ...,
YanıtlaSilDizi dizi kolye yapıp tane tane tadını çıkartmak ...
Hele de yıllar sonra dalından üç beş tane de olsa koparabilmek ...,
Hissini yakaladım canım ...
Keyfin bol olsun
Ahhh canım benim sonbaharda seninle aynı tada varmak isterim
SilAlıç bilmiyorum ben ama bizim evin orda çilenbik ağacı vardı. Kocaman birşey. Ona giderdik sık sık. Şimdi o güzelim ağacın yerinde çirkin binalar:(((
YanıtlaSilBu alıçlar da doğanın tahibatına kaç sene daha dayanırlar bilemiyorum.
SilAlıç çok yerde bilinmez sanırım. Güneyde de çok satılır. Hambeles, murt da ona benzer meyveler. Çocuklar küçük şeyleri daha çok seviyorlar genellikle. Doğallığın kaybolmasından ötürü pek çok şeyin eski tadı, kokusu bulunamasa da eskiyi hatırlatan her şey daha güzel, daha değerli.
YanıtlaSilSevgiyle...
Ortaanadolunun bozkır topraklarında çok a yetişiyordu. Şimdilerde üçbeş ağaç ya var ya yok
SilAhhh tigris çok teşekkür ederim bu güzel nostaljik yazın için bir an bu zamandan ayrılıp gittim o güzel günlere...
YanıtlaSilBen teşekkür ederim o günleri yaşamak çok güzel
SilKaleme aldığınız konu beni taaa geçmişe götürdü ve getirdi :)o zamanlardaki yaşamın daha bir albenisi ,tadı olduğunu hatırlattınız .
YanıtlaSilsevgiler...
O günler çok güzeldi
SilÇocukluğummm nede güzel anlatmşsınız.
YanıtlaSilTeşekkür ederim canım. Epeydir yoktun seni gördüğüme sevindim
Silalıç görünce çocukluğumu hatırladım ben de ...
YanıtlaSilHehehehe ❤️❤️
Silamaaaa olur mu hiççç
YanıtlaSilEn sevdiğim yıllardır görüşemediğim üstelik:))
Rahmetli Hatice annem Eskişehir'den her gelişin de getirirdi bana.Çocukken de Ankara'da iplere dizili satılırdı boynuma geçirir tek tek yerdik üstünden:)
Teşekkürler güzellik ,ne çok yere götürüp getirdin bir avuç sevgiyle:)
Ayyy canımmm keşke o günlere tekrar dönebilsek
Silalıçtan hiç kolye yapmamıştım, aslında güzel fikirmiş ben niye düşünemedim bunu çocukkken :) ben de çocukluğunu çok özleyenlerdenim, öyle böyle değil.. agacını da kendisini de çok severim alıcın..
YanıtlaSilEskiden ipe dizilip satılırdı ki 😉
SilBaşlık çok yakışmış. Alıç için daha ne denilebilir nostaljik dışında. İlkokuldayken çıkışta okul önündeki satıcıdan ipe dizilmiş halde alır kimimiz boynumuza takıp kopararak yerdik.
YanıtlaSilNe günlerdi cancazım ah ne günler
Silİyi günler.Öğretmen olduğunuzu duyunca daha bir sevmeye yatkın olarak geldim sitenize.Ben de yazabildiğimce iyi yazmaya çalışan birisi olduğum için başkalarını okuyup yanlışlarını araştırınca o yanlışları kendim yapmamaya özen göstereceğim için herkesi eleştirmeye çalışıyorum.Eğer yanlış anlamazsanız gücüm yettiğince sizi de eleştirmek istiyorum. :)
YanıtlaSil-Öncelikle giriş-gelişme-sonuç biraz belirsiz kalmış.Bu bölümleri biraz daha net biçimde yazarsanız yazınızın başarısının artacağını düşünüyorum.Yazılarınızı paragraf paragraf yazarsanız bunu yapmanız kolaylaşır bence.
-Eski günlere olan özlem de alıçı sanki yeni çıkmışçasına tanıtanlara olan eleştiri de çekimser kalmış.Temanızı daha güçlü ortaya koyarsanız yazınız daha açık olur.
Eğer yanlış eleştirilerim olduysa özür dilerim."Gücüm yettiğince" dediğimi unutmayın.Siz de eleştiri konusunda benim gibi düşünüyorsanız beni eleştirmenizden büyük mutluluk duyarım. :)
www.eskihaliclininyeraltindanandiclari.wordpress.com
Ay siz daha önceleri nerelerdeydiniz ?
SilEleştiriniz beni mutlu eder. Bu yazı çok zor günler geçirdiğim dönemde kaleme alınmıştı. Bırakın giriş gelişmeyi, ben bu kadarını yazacağımı bile ummuyordum . Sırf kendimi oyalamak , aklımı başka bir yöne çekmek için yazmıştım . Sevgiyle
Ah..ahhhh... Daldım gittim uzak yerlere, anacığım alıçı çok severdi. Zevkle doya doya okudum kaleminize sağlık.
YanıtlaSilSevgiler...
Geçmiş neden bu kadar özlemle anılır oldu son yıllarda. Tad tuz kalmadı. Her şey bol ama hiçbir şey eskisi gibi değil.
SilYazıyı okuyunca hem özlem duyduğum çocukluğumu hem de üniversite yıllarımın geçtiği Eskişehir'i hatırladım. Kampüste sıra sıra dizilen ağaçlardaki alıçları kemirirdik. Geçmişin içindeyken kendisine bu denli hasret duyacağımızı nereden bilebilirdik?
YanıtlaSilTam nostalji olmuş sizin için 😉
Sil