İzmir'de son saatlerim. Günü değerlendirmek için Seferihisar'da , sevimli bir sahil Kasabası olan Sığacık'a doğru yol alıyoruz.yol boyu zeytin ve turunçgil ağaçları göz zevkimizi okşuyor. Sakin ve huzurlu bir kasaba bizi karşılıyor. "Yavaş şehir" olarak adlandırılan bu huzur dolu yerin simgesi salyangozmuş.Dizilere de mekan olmuş bu güzel yerin , halkı evde yaptıkları birbirinden nefis yiyecekleri ( baklavalar, börekler, sarmalar, reçeller, turşular) pazar günleri sokaklarına kurdukları standlarla buraya gelen ziyaretçilerin beğenisine sunuyorlar. Biz de bu lezzetlerin tadına bakma şansı bulduk. Etrafa yayılan demet demet mis kokulu nergisler , Özü bozulmamış kasabalıların samimiyetleri ve sıcaklıkları sattıkları ürünleri alma isteğimizi artırıyor.
Akşam üstü balık kokuları bizi küçük balık lokantalarına doğru yönlendirdi. Nefis balık ve mevsim sebzeleriyle hazırlanmış saf zeytinyağıyla tadlandırdığımız salata damağımızı şenlendirdi. Hava akşam karanlığına bürünürken yola çıkmanın zamanıydı. Sevimli kasabayı geride bırakırken , şarap tanrısı dionysos'un memleketi sığacık, tarih boyunca öfkelendiği zaman masmavi gökyüzüne kara bulutları yığan; yelleri, kasırgaları gemilerin üstüne salan, denizlerin efendisi poseidon'dan kaçan denizcilerin sığındığı limanı tekrar ne zaman göreceğimi düşünüyorum.
Yaşamış kadar oldum. O kadar güzel anlatmışsınız ki...
YanıtlaSil