Ya da bir ritüel haline gelmiş geleneklerimiz ve göreneklerimizle yaşıyorduk. Sahi ne oldu onlara?
Tıpkı masamda , eskinin izlerini taşımaktan öteye gidemeyen, kimbilir kimlerin içini serinletip ferahlatan mahzun duruşlu bu sürahi, bardak ve bardak tabağı gibi süs olmaya mahkum mu kaldılar?
Ya da ,çeyizin olmazsa olmazı ,misafirler için alınıp vitrinde yıllarca tozlanmaktan başka işe yaramayan diğer arkadaşları gibi , bir türlü gelmek bilmeyen o misafirleri kimbilir kaç yıldır beklemektedirler?
Su demişken, su içmenin de, su ikram etmenin bir adabı bir ritüeli vardı.
Hele de su isteyen bir misafirse, ya da ailenin büyüğü ise. Suyu ikram eden daha bir özen gösterirdi.
Evin yetişmiş kızı , ya da genç hanımı bu işi üstlenirdi.
Misafirin " Kızım ölmüşlerinin canı için bir bardak su verir misin " sözleri üzerine, evin kızı masadaki billur gibi parlayan kesme bardağın üstündeki örtüyü kaldırır, sürahinin kapağını kaldırıp, alttan tuttuğu bardağa suyu doldurmaya başlar. Dudak payını bırakmayı unutmadan . İnsanın içinde su içme isteği uyandıran suyun bardağa dolarken çıkan o tok su sesi lık lık lık, sürahinin masanın üstündeki yerine konulup, cam kapağının sesine bırakır yerini .
Bardak, ince el işçiliği ile hazırlanmış dantel örtüsü bulunan tabakla buluştuğunda misafire sunulmaya hazırdır artık.
Misafirin yanına gelince tabakla beraber eğilen zarif beden, bardağın tabaktan alınışını, suyun ağır ağır üç yudumda içilişini sessiz bir şekilde tabak elinde beklerken, su ikram edilen kişi "Oh çok şükür, elhamdülillah "nidalarıyla bardağı kızımızın elindeki tabağa yerleştirirken " Su gibi aziz ol, su verenlerin çok olsun, ölmüşlerinin canına değsin " gibi hayır duaları etmeyi de ihmal etmez . Su veren kişi de "Sıhhat , afiyet olsun " diyerek bardağı alırdı.
O sırada başka birisi su istemişse, ya yeni bir bardak getirilir ya da bardak yıkanır kurulanır su içmeye hazırlanırdı.
Su insan hayatının en önemli gereksinimi olduğu için, ona verilen değer de o derece kıymetliydi.
Kızların çeyizinde, binbir emek ve göz nuruyla yapılmış dantel su bardağı, tabağı ve sürahi örtüsü olmazsa olmazlardandı.
Misafir bardağı ve sürahisi ince camdan zarif el işçiliği ile süslenmiş olması tercih edilirdi. Bu bardak, sürahi ve tabak her gün tertemiz yıkanır, beyaz pamuklu kumaşlarla kurulanır ve yerine konurdu. Sürahi, taze suyla doldurulur, kapağı kapatılır, kapağı yoksa dantel örtüsü mutlaka örtülürdü.
Şimdilerde baş tacımız suyumuz, plastik damacanalardaki yolculuktan sonra evde su sebili denen makinelerdeki yerlerini alıyor. Saplı sapsız, plastik, cam, porselen envai çeşit herkesin kendine özel bardağında, hayatımızdaki önemi hiç düşünülmeden, lıkır lıkır içiliyor.
Evin dışındaki su içme ihtiyacımızı gidermek daha da içler acısı. Plastik şişelere hapsedilen nimetimiz, ne derece sağlıklı olduğu tartışılır şekilde ,satışa sunuluyor. Ya da sağlıklı olduğunu sandığımız bilmem ne plastik markasının rengarenk su şişelerinde çantamızda gün boyu bizimle birlikte dolaşıyor.
Haydi şimdi siz de ,benim gibi ,vitrindeki en güzel bardağınızı çıkarın , ağır ağır suyu doldurun ve yavaş yavaş tadına vararak için suyunuzu. Ohhhh su gibi aziz olun dostlarım. Sevgiyle
Bu anlatım, Japonların çay seremonisinden daha güzel olduğunu düşündürdü bizim su sunuşumuzun.
YanıtlaSilSağ olun valla.
Bizim öyle güzel değerlerimiz var ki , ama bir bir terk ediyoruz 😞😞
SilGenel olarak biliyoruz da, gün içindeki bu minik ayrıntıların keşfedilmesi, dillendirilmesi beni büyüleyen.
SilAnladım 😉❤️
SilEski adetleri, deyişleri ben de seviyorum. Son yazım "Mutluluk satın almak"da "su gibi aziz ol" deyişini özellikle kullandım Gençler bu içten deyişleri unutmamalılar.
YanıtlaSil"Su küçüğün sofra büyüğün" denirdi. Toplum bu tür saygı-sevgiye ihtiyaç duyuyor.
Severek okudum. elinize sağlık.
Teşekkür ederimmm ben de sizin bir içim su yazılarınızı olumaktan büyük keyif alıyorum 😉 Sevgiyle
SilHakkaten bardağa doldururken tıkır tıkır ses çıkaran cam şişeler, danteller... hatırlıyorum ben de ucundan:)))
YanıtlaSilCam sağlık gerçekten, ayrıca o sebiller varya hani hiç hoslanmıyorum ben:( kullanmam da mecbur kalmadan:) tamamen yapay ve sağlıksız.
Sevgiler...
Aaaa ne güzel sen de ucundan yakalamışsın 😉
SilBen en çok sokak çeşmelerini özlüyorum. Bursa da çok vardı. Sanırım artık oradada pek kalmadı. Herşey parayla oldu artık. Hayrat yaptırırdı ya insanlar. Susayanlara su vermekten daha hayırlı ne olabilir?
YanıtlaSilİçilecek su da kalmadı hayrat yaptıracak insanlar da. Para ile açılır oldu bütün kapılar.
SilNe güzel bir anımsatma olmuş bu. Doğru ya artık hiç kalmadı böyle gelenekler. Çocuklar bilmiyorlar hiç bir misafire nasıl su verilir.....
YanıtlaSilTeşekkür ederim 😉
SilNe güzel bir yazı bu canım kızım.Eskiden her şey bambaşka idi.Annemin günü olurdu, misafir hanımların, eğer kış ise mantolarını genellikle yatağın üstüne özenle yerleştirirdik.Terlik verir, kendisi getireni de kibarca beklerdik. Ben annemin direktifiyle çok da yanlarında durmadan çay servisini yapardım.Servis peçetelerimiz bir gün evvelinden mis gibi hazırlanırdı.Servis başladığında kimsenin önünde uzun uzun durmadan bir kelebek hafifliğiyle verir geçerdik. İkinci ya da üçüncü çayı istemeyenler kaşığı üstüne ters olarak koyarlardı.Ve bu son tabak ve çay bardaklarını toplayana kadar devam ederdi.Ardından alışılmış düzende meyve ikramı olurdu.Misafir geleceği zaman tatlı bir telaş olurdu.Hey gidi günler hey Tigris'im :)
YanıtlaSilAy evet evet ben de hatırlıyorum o günleri ucundan da olsa yetiştim. Hey gidi günler canım Ece Ablacımmm 😉❤️❤️
SilEski gelenekler yavaş yavaş unutuluyor:( her şey başkaydı, ne güzel anlatmışsın, eski Türkiye'yi çok özlüyorum, eski komşuları, anlattığın eski, zarif gelenekleri, eski zarif insanları, hanımefendileri. Böyle yazılara bayılıyorum o yüzden. :)
YanıtlaSilBen de o günlere o kadar çok özlem duyduğum için yazmadan duramıyorum
SilHey gidi günler hey:) O zaman su hayattır, hayat güzel diye mırıldanıyorum şu an;)
YanıtlaSilHahahaha evettt 😉😘
SilBende de o sürahinin beyazı var sunum tabağı ve dantelleri de:))) kayınvalidemden hatıra kaldı masamın üzerin de duruyor.
YanıtlaSilÇok güzel yazmışsın canım eline gönlüne sağlık olsun.
Arada bir ondan su için , için ki size küsmesin . Sevgiyle 😉
SilKüstürmem canım:))
SilTigrisiimmm susattın beni :)) şu vitrinde misafir bekleyen kesme bardaklarınla sürahinden billur gibi bir su verirmisin bana :). O güzel yüreğine sağlık ne güzel anlatmışsın. Su isteyen misafire bardağı ortasından tutarak getirdikmi annem hemen kaş göz işareti yapar, kızar bardağı alttan tutmamızı isterdi. Çocukluğun getirdiği asilikle ne farkeder sanki der omuz silkerdik :)) ♡♡
YanıtlaSilCanımmmm sana bir nehir olur akarım bir bardak suyun yerine😉❤️❤️
SilAhhh işte bu sözün üzerine diyecek lafım kalmadı :) tamda sol yanımın bam teline dokundun tigrisim ♡♡
SilCanım yaaa ❤️❤️
SilSu diyip geçmemel lazım.bir suyu bile içmenin ikram etmenin adabı var...hemen hemen unutulsa da benzer şekilde yaşayan ve yaşatanlar var hala.Ne güzel anlatmışsın tigris.
YanıtlaSilHazır yaz da yaklaşıyorken suyun kıymetini bilelim.bir damlasını bile israf etmeyelim.
Kesinlikle suyun kıymetini bilelim 😉
SilÇok güzel anlatmışsın tigris teşekkürler canım:)
YanıtlaSilBen teşekkür ederim şekercim ❤️
SilNe kadar doğru ne kadar güzel anlatmışsın:)
YanıtlaSilŞükürler olsun ki benim "eski kafalı" bir dedem var.Ne damacanadan su ne de lokumsuz kahve içilir bizim evde:D
Harika ellerinden öperim dedenizin 😉
SilNe güzel anlatmisiniz.BA-YIL-DIIIM..!
YanıtlaSilOkurken insan şöööyle bir dalıp gidiyor.Teknolojiyi ayrı bir yere koyarsak;(oda ayrı tartışılır) NE VARSA ESKİLERDE VAR...Su içmeninde, su ikram etmeninde kısacası her şeyin bir adabı vardı.
Sevgiler...
Teşekkür ederim , beğenmeniz beni mutlu etti
SilŞimdi her şey pek bi modernleşti.. Bizim hislenerek baktığımız bu olguların modası geçti.::( Yazıyı okurken rahmetli babama su ikram ettiğim anlar geldi aklıma. Bardak alttan tutmak ve suyu ikram ederken hafifçe eğilmek....
YanıtlaSilBütün detayların harika bir şekilde işlendiği bir yazı olmuş. Tebrikler..
Canımmm çok teşekkür ederim
Silo kadar haklısın ki :(
YanıtlaSil😉
Silmerhabalar.
YanıtlaSilyeni keşfediyorum blogunuzu... çok sevimli bir blog. yazınıza gelince, keyifle okudum.
ucundan kıyısından bizler de yakaladık bu güzel geleneklerimizi.. ama maalesef yeni nesil için çok uzak zamanlar gibi... :)
Hoşgeldiniz hoşluklar getirdiniz beni mutlu ettiniz
SilÇok haklisin canim. Sürahin çok zarif hersey basitlesiyor hayatta bazen iyi bazen kötü anlamda.
YanıtlaSilMaalesef, basitleştiren de yine bizleriz
SilNe hoş yazmışsın, iyi ki de yazmışsın. :)
YanıtlaSilFotoğrafı çok çok beğendim :)
Teşekkür ederimmm ❤️
Sil