1946 yılından itibaren kutlanmaya başlayan Tutum Yatırım ve Türk malları Haftası ( eski adıyla Yerli Malı Haftası) her sene olduğu gibi , 12-18 aralık tarihleri arasında okullarda belirli gün ve haftalar içinde yer alır.
İkinci dünya savaşı sonrasında oluşan ekonomik darboğazın ardından yabancı ülkelere para akışının önünü kesmek ve toplumsal tutum bilinci geliştirilmek istenmiştir. Bu nedenle Atatürk başkanlığında İzmir İktisat Kongresi toplanmış ve kongrede yerli mallarının üretilmesi ve kullanılmasının benimsenmesi karalaştırılmıştır. Bu amaçla ürettiğimiz ürünlerin kullanılması özendirilmeye çaba gösterilmiştir. İnönü' nün 12 Aralık 1926'da TBMM de yaptığı konuşmada tutumlu olmak, yerli malı üretmek ve ülkemizde üretilen bu malların kullanılmasını amaçlayan konuşması doğrultusunda 12-18 Aralık tarihleri yerli malları haftası olarak belirlenmiştir.
Çocukluğumda hatırlıyorum da herşey kendi ülkemizde üretiliyordu. Kıyafetlerimiz evde annelerimiz tarafından dikiliyor, örülüyordu. Sebze meyve bolluğu yaşanan Türkiye'nin her bölgesinde ayrı bir ürün yetişiyordu. Batı kültürünün daha bize etki etmediği dönemlerdi ve ne güzel günlerdi. Temiz pak giyinmek vardı. Marka nedir bilinmezdi. Dünyadaki fast food zincirlerinin ülkemizi istila etmediği , annelerimizin evde yaptığı kuru köftelerdi tadı damağımızda kalan. Menşeinde made in china yazmayan kalemlerimiz, eşyalarımız , kıyafetlerimiz vardı. Yerli Malı bilinci ile büyüyen nesildik. Hatta öyle ki Eskişehir'deki ETİ büskivi fabrikası benim için ayrı gurur kaynağıydı. Her gittiğim yerde " bu bisküviler bizim şehirde üretiliyor" demekten mutluluk duyuyordum. Tutumlu çocuklardır. Harçlıklarımızı kırmızı uğur böcekli plastik kumbaralarımızda biriktirir, çok istediğimiz bir şey varsa onu almak için kumbaramızın dolmasını beklerdik.
Elektrik ve suyu işimiz bitince kapatmayı alışkanlık haline getirmiştik. Eşyalarımızı düzgün kullanmak için gerekli özeni gösterirdik. Sobalı evlerde kısıtlı imkanlarla yaşıyorduk yaşamasına ama herşeyin kıymetini bilerek mutlu olmayı beceriyorduk
Şimdilerde yabancı markaların çevremizi kuşattığı , öyle ki marka kullanmayanların dışlandığı bir toplumda, bol pastalı börekli kadın günü tarzında anlamının çok dışında yeme içme günü olarak ,Yerli Malı Haftası yasak savar tarzda kutlanmaya devam ediyor. Ne acıdır ki yerli malı haftası kutlaması sırasında çektiğim fotograflar , yabancı marka telefonun objektifinden yansıyor. Çocukların hangi meyvenin nerede yetiştiğini bırakın ağaçta mı yerde mi olduğundan habersiz, bilmem ne çizgi film karakteriyle süslenmiş kıyafetleri , çantaları , hatta ve hatta meyve suyu kutuları ile ne derece yerli malı bilinci oluşuyor , bu işin sonu nereye varıyor diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Kafamda sorular sorular.... Yerli Malı Haftanız kutlu olsun.
İkinci dünya savaşı sonrasında oluşan ekonomik darboğazın ardından yabancı ülkelere para akışının önünü kesmek ve toplumsal tutum bilinci geliştirilmek istenmiştir. Bu nedenle Atatürk başkanlığında İzmir İktisat Kongresi toplanmış ve kongrede yerli mallarının üretilmesi ve kullanılmasının benimsenmesi karalaştırılmıştır. Bu amaçla ürettiğimiz ürünlerin kullanılması özendirilmeye çaba gösterilmiştir. İnönü' nün 12 Aralık 1926'da TBMM de yaptığı konuşmada tutumlu olmak, yerli malı üretmek ve ülkemizde üretilen bu malların kullanılmasını amaçlayan konuşması doğrultusunda 12-18 Aralık tarihleri yerli malları haftası olarak belirlenmiştir.
Çocukluğumda hatırlıyorum da herşey kendi ülkemizde üretiliyordu. Kıyafetlerimiz evde annelerimiz tarafından dikiliyor, örülüyordu. Sebze meyve bolluğu yaşanan Türkiye'nin her bölgesinde ayrı bir ürün yetişiyordu. Batı kültürünün daha bize etki etmediği dönemlerdi ve ne güzel günlerdi. Temiz pak giyinmek vardı. Marka nedir bilinmezdi. Dünyadaki fast food zincirlerinin ülkemizi istila etmediği , annelerimizin evde yaptığı kuru köftelerdi tadı damağımızda kalan. Menşeinde made in china yazmayan kalemlerimiz, eşyalarımız , kıyafetlerimiz vardı. Yerli Malı bilinci ile büyüyen nesildik. Hatta öyle ki Eskişehir'deki ETİ büskivi fabrikası benim için ayrı gurur kaynağıydı. Her gittiğim yerde " bu bisküviler bizim şehirde üretiliyor" demekten mutluluk duyuyordum. Tutumlu çocuklardır. Harçlıklarımızı kırmızı uğur böcekli plastik kumbaralarımızda biriktirir, çok istediğimiz bir şey varsa onu almak için kumbaramızın dolmasını beklerdik.
Elektrik ve suyu işimiz bitince kapatmayı alışkanlık haline getirmiştik. Eşyalarımızı düzgün kullanmak için gerekli özeni gösterirdik. Sobalı evlerde kısıtlı imkanlarla yaşıyorduk yaşamasına ama herşeyin kıymetini bilerek mutlu olmayı beceriyorduk
Şimdilerde yabancı markaların çevremizi kuşattığı , öyle ki marka kullanmayanların dışlandığı bir toplumda, bol pastalı börekli kadın günü tarzında anlamının çok dışında yeme içme günü olarak ,Yerli Malı Haftası yasak savar tarzda kutlanmaya devam ediyor. Ne acıdır ki yerli malı haftası kutlaması sırasında çektiğim fotograflar , yabancı marka telefonun objektifinden yansıyor. Çocukların hangi meyvenin nerede yetiştiğini bırakın ağaçta mı yerde mi olduğundan habersiz, bilmem ne çizgi film karakteriyle süslenmiş kıyafetleri , çantaları , hatta ve hatta meyve suyu kutuları ile ne derece yerli malı bilinci oluşuyor , bu işin sonu nereye varıyor diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Kafamda sorular sorular.... Yerli Malı Haftanız kutlu olsun.
Aslında çok güzel değerlere sahip bir toplumuz. Kıymeti bilinmeli, unutmamalı, unutturmamalı..
YanıtlaSilSizin de yerli malı haftanız kutlu olsun..
Sevgiler...
Bin yıllık Anadolum içinde neler barındırıyor , sahip çıkmak sorumluluğumuzda
SilCocukluguma götürdünüz beni...
YanıtlaSilBen Almanya'da büyüdüm ve cocuklugumda köyde tatillerde denk gelmistim birkac kez ve ozaman orada ögrenmistim bu yerli mali haftasini. Kuzenlerimle onlarin okuluna giderdim ve herkes birseyler getirirdi evden, meyveler, cevizler falan filan. Ne hos olurdu... yine o günleri hatirladim.
Cok degerli bir etkilinik bu...insallah hic birzaman kaybolup gitmez bazi seyler gibi. Hep sahip cikilir insallah.... paylasim icin tesekkürler:)
Ne güzel ki siz de ucundan da olsa yakalamışsınız. Bir bir değerlerimizi yitirir olduk. Umarım kaybolmadan aklımızı başımıza alırız
SilAmasya'nın elmasıyım
YanıtlaSilMeyvelerin başıyım
dıttırı dıttırı dıtt (gerisini unuttum :))
böyle bir dörtlük ezberlemiştim yerli malı haftasında
onu hatırladım (daha doğrusu tam hatırlayamadım) :)
Hahaha harikasın ;)
SilNe kadar anlamlı aslında ama günümüzde iyiden iyiye uzaklaştık bu anlamdan... Benim çocukluğuma dair en sevdiğim anılarımdandır Yerli Malı Haftaları :)
YanıtlaSilO zaman ne güzel bir çocukluk geçirmişsiniz ne mutlu ;)
SilBen de bugün arkadaşımın yerli malı kutlama programına gittim. Anlamlı güne anlamlı bir kutlama oldu:) Yeme içme günü değil, yerli malı haftası kutlu mutlu olsun ;)
YanıtlaSilBilinçli öğretmenlerimizin olması çok güzel.
SilHer şeyi unutuyoruz..
YanıtlaSilUnutturuyorlar bilerek ve istereyerk
Sil80 sonrasında döviz karaborsa idi. -Yazıyorum ama doğru hatırlıyorum inşallah- Sonra Özal dönemi başladı telefonda atılım, döviz serbest bırakıldı, ithalat özendirildi, yabancı sermaye özendirildi, renkli televizyon geldi... Tüm bunlardan sonra ülkede yabancı kaynaklı ürünler hızla çoğalmaya başladı. Bir zamanlar özendirilen yerli malı politikasının tam tersi bir politika izlenmeye başlandı. Bizzat yaşayarak gördüklerim bunlar. Alamancıların çikolatalarını hediye olarak aldığımızda kıyamazdık yemeye, şimdi dağ taş onlarla dolu. Tespitleriniz çok doğru, mesela şu an Çin malı bir makineyle düşüncelerimi dile getiriyorum...
YanıtlaSilÇok doğru söylüyorsun. Bu hatırlatma için çok teşekkür ederim.
SilHoşgeldiniz hoşluklar getirdiniz, ben de sizi takipteyim;)) sevgiyle
YanıtlaSilanlamını yitirdi, 'adettendir kutlayalım'a dönüştü malesef...
YanıtlaSilÇoğu değerimiz gibi , yok olmaya mahkum edildi.
Sil