Cep telefonlarının , internetin esamesinin okunmadığı , ev telefonlarının sayılı olduğu dönemlerde , insanlar birbirlerini kendi el yazılarıyla kaleme aldıkları mektuplarla haberdar ederlerdi. Çocukluğuma rastlayan yıllarda mektupla haberleşmenin yanında , en güzel geleneklerden biri de yılbaşı ve bayramlarda tebrik kartlarının gönderilmesiydi. Yılbaşında simlerle süslü kar manzaralı kartlar tercih edilirken , bayramlarda manzara resimlerini , bulunduğunuz ilin resimlerini , Kurban Bayramı'na uygun koç resimlerini göndermek adettendir. Babam öğretmen olduğu için Türkiye'nin dört bir yanına dağılmış öğrencilerinden binlerce tebrik kartı adresimize gelmiştir. Hala büyük bir hazine gibi saklayıp zaman zaman okuduğumuz resimlerine baktığımız tebrik kartları beni çocukluğumun güzel anlarına götürür. Hatta bu kartların bazılarını okulda ödev olarak kullanmışlığımız da vardı. Türkiye'nin illerini bu kartlar sayesinde öğrenmiştik. Yine bir bayramda babamın öğrencisi tarafından gönderilen bu kart ,
ne kadar ilginçtir ki babamın köyünün çeşmesinde çekilmiş kartpostal yapılmış ve gönderenin bunu bilmeden tamamen tesadüfi olarak bize postalamasıdır. Gündüz postacının eve getirdiği kartı ortanca ağabeyimin dikkati sayesinde babamın köyünden bir kare olduğunu farketmesiyle çok sevinmiştik. Akşam babamın kartı görmesi resimdeki kişilerin de akrabalardan olduğunu doğrulamasıyla sevincimiz kat be kat arttı. Sonrasında bu kartpostalı yeniden bastırıp köydeki insanlara dağıtmamız onların söylemine göre o dönemlerde yabancı bir turistin bu resmi çektiğini hatırladıklarını belirtmeleri , dünyanın ne kadar küçük olduğunun bir kere daha ispatıydı. Bence hayatta hiçbir şey tesadüf değildir, bu kartın bize gelmesi gibi. Bayram ziyareti için köye gittiğimizde aynı Çeşmeyi ben de fotoğraflamak istedim. Her ne kadar evlere suyun gel esiyle birlikte , çocukların Şen kahkahalarından uzak sessizliğe bürünüp yılların yorgunluğunu taşısa da o köy var oldukça az da olsa akmaya devam edecek .
ne kadar ilginçtir ki babamın köyünün çeşmesinde çekilmiş kartpostal yapılmış ve gönderenin bunu bilmeden tamamen tesadüfi olarak bize postalamasıdır. Gündüz postacının eve getirdiği kartı ortanca ağabeyimin dikkati sayesinde babamın köyünden bir kare olduğunu farketmesiyle çok sevinmiştik. Akşam babamın kartı görmesi resimdeki kişilerin de akrabalardan olduğunu doğrulamasıyla sevincimiz kat be kat arttı. Sonrasında bu kartpostalı yeniden bastırıp köydeki insanlara dağıtmamız onların söylemine göre o dönemlerde yabancı bir turistin bu resmi çektiğini hatırladıklarını belirtmeleri , dünyanın ne kadar küçük olduğunun bir kere daha ispatıydı. Bence hayatta hiçbir şey tesadüf değildir, bu kartın bize gelmesi gibi. Bayram ziyareti için köye gittiğimizde aynı Çeşmeyi ben de fotoğraflamak istedim. Her ne kadar evlere suyun gel esiyle birlikte , çocukların Şen kahkahalarından uzak sessizliğe bürünüp yılların yorgunluğunu taşısa da o köy var oldukça az da olsa akmaya devam edecek .
Çok etkilendim. Nasıl güzel bir tesadüf.. Tabi şimdilerde çeşmenin etrafı boşalmış.. Olsun... Geçmişin hatırlatıcısı olarak duruyor orada...
YanıtlaSilBen her köye gittiğimizde sanki o resmi ben çekmişim gibi duygulanıyorum . Resimdeki kişileri çeşme başında görür gibi oluyorum .
SilGeçmişimizden bu günlere gelen çok güzel mirasımız. Sevgiler...
YanıtlaSilTüfek icad oldu mertlik bozuldu . Cep telefonundan atılan mesajlarda bu kartların samimiyeti yok
SilÇeşme kartpostalı tıpkı hikayesi gibi sıcacık. İnsan böyle hikayeleri okuyunca heyecanlanıyor. Kuvvetle muhtemel ki filmli makine ile çekilmiş. Birileri tarafından basılmış kartpostala çevrilmiş... Fotoğrafın gücüne bakın! Bitmeyen bir hikayesi var ve şu an ben dahil olarak bu hikayeyi devam ettiriyorum! :)
YanıtlaSilHarikasın işte sıcaklığı da buradan geliyor.
Sil