29 Mayıs 2019 Çarşamba

YAZ MİMİ # MİM#


Blog dünyasının vazgeçilmezlerinden birisi olan yeni bir mim etkinliğiyle burdayım.
Bu sefer etkinliği Efsunvari başlatmış ve sevgili dostum Beyaz Yakalı da bana paslamış.
Yazın başlangıcına girdiğimiz şu günlerde içimizi kıpır kıpır yapacak sorular bakalım nelermiş?

1-Yaz mı, kış mı? 



Ben kış bebesiyim tabiki de kış.
Sıcakla da pek başım hoş değil zaten. Kar olsun kış olsunnnnn.






2- hayalindeki tatil neresi, neden ? 


Hayalimdeki tatil daha önce hiç görmediğim yabancı bir ülkede o ülkenin gelenekleri, yemekleri, tarihi ve doğal  güzelliklerini görmek gezmek ve eğlenmek.
Ya da doğayla iç içe bir orman köyünde  köyünde kitaplarımla huzuru yakalamak.

3 - Tatil hakkındaki en büyük beklentin nedir ?

En büyük beklentim, huzurumu kaçıracak kişi ve şeylerin benden uzak olması. ne kadar az insan o kadar huzur.Adı üstünde tatil.
Tatile gittiğiniz insanların ufak şeylerden problem çıkarması kadar sinir bozucu bir durum yoktur herhalde.
 Yanınızda avazı çıktığı kadar ağlayan  ya da ortalarda başı boş koşuşturan çocuğuyla ilgilenmeyen aileleler yüzünden tatil mümkünse insansız ortamda olmalı. Hele de beş yıldızlı otellerde parasını verdim mantığındaki insanlardan Tanrı hepimizi korusun.

Park Guell
4- Sınırsız bir bütçe, sınırsız bir yol masraf hakkı olsaydı elinde ... Bunu nasıl kullanırdın ?
O zaman tutmayın siz Tigris'i şehir içi dolmuşa biner gibi bir uçaktan diğerine sabah kahvaltısı Paris akşam yemeği Barcelona. Oh gez gez gez . Dünyayı gezer gezer gezerdim.
haa ülkemde de görmediğim bir kaç yer var.Özellikle Gap yine yaram depreşti. Gidemedim ya ben GAP'a abuk sabuk bir nedenden dolayı. Bu sefer bir kere değil iki kere giderdim.


5- Unutamadığınız bir tatil anınız var mı ?


Sultan Murat Yaylası
Olmaz mı? her tatilimde yeni bir anı yaşarım. Ama bu ailece bir araya geldiğimizde anlatmadan edemediğimiz anıdır.
 Bilenler bilir ben anne tarafından karadenizliyim. aile büyükleri vefat edince yıllardır memlekete gidemez olduk. 2013 senesinde rahmetli babam annemi karadenize götürmek için abimle sözleşmişler. biz bir minibüs kiralayarak çıktık yola. Yol uzun Trabzon'a kadar dinlene dinlene gidiyoruz. İçimize sine sine , memleket özlemi gideriyoruz. Neyse sonunda Trabzon'a vardık. Trabzon'a gelip de yaylalara çıkmadan olmaz. Sultan Murat yaylası yazısını görünce başladıkdağa tırmanmaya. Tırmandıkça sis bastırıyor. Zirveye vardık. Kuş uçmaz kervan geçmez bir yerdeyiz. Hava buz gibi. Ramazan ayındayız. İki dükkan var onlar da zaten kapalı. Bir kaç ev var, dersiniz ki vahşi batıya mı geldik. hava o kadar soğuk ki Kasap bile etlerini dışarıya asmış. Rahmetli babam şeker hastası olduğu için acıktı. Bizler de yayla havasını alınca bir şeyler yesek demeye başladık.
Bir fırın gördük. İçeri girdik. Girdik girmesine de fırıncı tipik karadenizli. Bize pek bir suratsız bakıyor. Dedik pide yiyeceğiz. Paket mi yapacağım diye sordu. Yok yok biz urada yiyeceğiz dedik. O ısrarla paket mi yapacağım diyor. Pideci bir şey demiyor ama yüzü de sirke satmaktan vazgeçmiyor.
Ben de tam ona yakın masada oturuyorum. Adam tam karadeniz şivesiyle  demez mi Ramazan günü biz gündüz pide yapmayız. Gündüz dediği saat iftar vaktine 1 saat var. bakın masalarda servis bile yok. Dedik bizler uzaktan geldik, babam şeker hastası. ne desek pideci anlamıyor. neyse pideleri başladık yemeye. Yoldan geçen bir kaç kişi belli ki o köyden dükkanın içinde pide yiyen bizlere garip garip bakıyorlar. Pide mi yedik dayak mı yedik anlamadık. Abim ortamı yumuşatmak için Pideciyle sohbete başlıyor. Adı Bahattinmiş, 20 ağustosta her sene yayla şenlikleri yapılırmış. Gönülsüz ve suratsız anlatıyor.
Bahattin aramızda en yavaş yemek yiyen annemin başına dikilip ( Bu arada gezi boyunca anneme oruç tutturmadık. ) "Ninecuğum biri yer biri pakar kıyamet ondan kopar ." sözüyle gezinin de anılarımızın da baş köşesine kurulup oturdu.
Bu söz annemin içine öyle bir oturdu ki tatil dönüşü üç ay oruç tuttu.
 Seni hiç mi hiç  unutmadık  Pideci Bahattin.
Gittiğimiz tatil dönüşlerinde babacığım geziyle ilgili yaşadıklarımızı kitapçık haline getirtirdi. Çok ilginçtir ki kimse Pideci Bahattin'de fotograf çekmemiş. Artık bizi nasıl gerdiyse fotograf çekmek aklımıza bile gelmemiş.


6- Yazın yapmaktan en keyif aldığınız aktivite nedir?


Benim yaz tatillerim uzun olduğu için, hep tatil yerlerinde değilim. Eğer evdeysem, köşeme çekilip saatlerce kitaplarda kaybolmak, ya da yeni bir yemek , soğuk içecek tarifi denemek.

Eğer tatile çıkmışsam da, denizin nimetlerinden yararlanmak. Gittiğim yerlere özgü yemekleri tadmak. Doğa, tarih ve kültürel gezilere katılmak.


Sorular bu kadardı. Keyifle cevaplayacağını umduğum arkadaşlarım pas sizde.

Derya
Yurdagül
Aylak editör










25 Mayıs 2019 Cumartesi

Ne Hale Geldik?

#Okuldışarıdagünü

Bu yazı toplum olarak ne hale geldiğimizin resmidir. 
Bugünlerde yoğun bir temponun içindeyim. 
Bir yandan okulun kapanış işlemleri bir yandan da bakanlıkça gönderilen projelerin hazırlanması uygulanması. 
Bunlardan birisi de okul dışarıda günü etkinliği. Mutlaka sizler de duymuşsunuzdur. 
Bu etkinliğin amacı , telefona bilgisayara mahkum olmuş çocukları bundan uzaklaştırmak geleneksel oyunlarla onları dışarı çekmek. Çok güzel güzel olmasına da
Bizlerde zaten bu uygulama var. Evde asıl sorun ve yaş büyüdükçe telefon bağımlılığı daha fazlalaşıyor. 
Bu başlı başına bir problem. Ama benim anlatmak istediğim başka bir konu var. Ki bu bence daha vahim. 
Projenin bir ayağında da velilerin okula gelip geleneksel oyunları herbirlikte oynayıp çocukların dikkatini ve ilgisini buna çekmek vardı. Biz de dün velilerimizi okula davet ettik. 
Oyun oynayacağımızı söyledik. Önce çekindiler sonra onları razı ettik. Oyunlarda eğlendiler mi yoksa biz söyledik diye mi oynadılar pek bilemiyorum. 
Ancak bir kaç velinin “oyun sonunda kazanana ne ödül vereceksiniz. Ödül yoksa oynamanın ne anlamı var ? “ sözleri kafamın içinde döndü durdu. 
Her işin sonu maddi bir şeye dönüşmüyorsa insanımız mutlu olamıyor. 
Ki bu oyun bile olsa. 
Ve bu insanların yetiştirdikleri çocuklar da aynı düşüncelerle büyüyor. 
Bilmem siz ne düşünürsünüz bu konuda ama bu sözler benim içimde bir yara . 
Düşünüyorum düşünüyorum işin içinden çıkamıyorum.
 Söyleyin a dostlarım  ne ara bu hale geldik?

16 Mayıs 2019 Perşembe

Sevgi Güncem


Ruha dokunan ne varsa , 
Sevgiden  alır gücünü. 
Bir ezgi olur 
Yer eder kalplerde,
ÖLÜMSÜZLEŞİR. 
             Tigris 
        16 Mayıs 2019

9 Mayıs 2019 Perşembe

İstiridye'den Eski Ramazanlar #MİM'i #

Merhaba yeni gün merhaba dostlar
 İnsanlığın yıl içinde kendine  göre kutsi değeri olan günler vardır . Müslüman aleminin de en değerli  günleri  Ramazan Ayı'dır
Sevgili İstiridye Avcısı Ramazanla ilgili güzel bir mim başlatmış ve beni de davet etmiş.
Başlattığı mimi okumak isterseniz .yazısı burada İstiridye Avcısı
Kendisine teşekkürlerimi sunuyorum ve hemen  sorulara geçiyorum.
Ramazan Pidesi

1- Ramazan'ı bir hediye paketine benzetirsek sizin için  nasıl bir hediye paketi olurdu ? içinde sizin için neler olurdu ?
     Ramazan,  çok ince düşünülüp nefsin sadece yeme içme değil her türlü kötülükten de uzak durmak gerektiğine inandığım bir aydır.
      Gerçek manasını kavrayabildiğimizde kendisi başlı başına bir hediyedir.
       Son yıllarda rahatsızlığım nedeniyle oruç tutamasam da Ramazan'ın ruhuna uygun olarak kendime dönerim ve nefsimin yaptığı yanlışları sorgularım ve bir daha yapmamak için gerekli dersleri çıkarırım.
       Ramazan benim gözümde göz kamaştırıcı ışıklı bir paket olarak gelirdi.
       Paketin içinden insanlığımızın gerekliliğini hatırlatan sevgi, saygı, hoşgörü, merhamet,çıkar.

2- Ramazan'la ilgili hatırladığınız en net anınız hangisidir? Size kazandırdığı hislerle birlikte anlatır mısınız ?
          Ramazan'la ilgili hatırladığım en net anı rahmetli babam ve abilerimle oturduğumuz ailemizin bir arada olduğu o en güzel günlerle dolu iftar sofralarıdır. Annemin yaptığı nefis yemeklere karışan sıcak pidenin kokusunda son beş dakikanın sabırsızlıkla beklendiği o mutlu ve huzurlu günler.
          En çok da salatanın üstüne konan ve zeytinyağının pırıl ğprıl parlattığı zeytin tanesiyle açılan orucun damakta bıraktığı huzurlu tad.
            Şimdilerde ne o tadın  ne de babamın bir daha o sofrada olamayacağını bilmenin hüznü.
       
3- Çocukluğunuzdaki Ramazan ve şimdiki yaşadığınız Ramazan arasındaki en belirgin farklar sizce nelerdir ?

         Nerde o eski Ramazanlar büyüklerimiz söylerdi de of yaaa der kızardık. Şimdilerde ben dilime doladım nerde sahi diye?
       
          Birlik beraberlik paylaşma merhamet duygularıyla çevrili çocukluğumun ramazanlarından, buram buram riya, gösteriş, bencillik kokan ramazanlara o kadar çok şey değişti ki?
     
          Açın halinden anlamak için tutulan oruçları , kendi açlığı olarak algılayıp ziyafet sofralarına dönüşen iftar masalarında tıksırıncaya kadar yer içerken hepten unutulması Ramazanın ruhuna ters şeylerle karşılaşmak eskiyle yeni Ramazan arasındaki uçurumun gitgide büyümesine sebep olduğunu düşünüyorum.
           Hangi birisini anlatayım ?
         Mütevazi İftar sofralarına bir misafir gelsin diye dua eden büyüklerimizle dolu çocukluğumuzdaki Ramazanlardan, kimse kusura bakmasın  iftar sofrası diyemeyeceğim  davet sofralarındaki  yemekleri  tıka basa yiyip sonra da beğenmeyip de arkadan yapılan dedikodularla   dolu bugünün ramazanlarına.
           Oruç tutmayanların dışarıda kimsenin gözü önünde su dahi içmediği eski günlerden  Bugün de böyle olsun diye sosyal medya hesaplarından gözümüze sokulan ziyafet sofralarına. Çok şeyleri kaybettik .
          Gerçek ihtiyaç sahiplerinin hakkını yiyip hep bana hep banacıların Ramazan'ı ne kadar kavradığı konusunda şaşkınlığım her geçen gün daha da artıyor.
           Her şeyde olduğu gibi Ramazanın da ruhunu yok ettik.
         Kutsal bir ayı yeme içme ayına çevirdik. yardımlaşma, paylaşma duygularını sosyal medyadan iki satır acıma duygusu yazmak sandık.   Daha çok resim, hep ben hep ben dedik. Oruçlu olmayı ayrıcalık sanıp kalpleri kırdık döktük. hatta ve hatta oruç tutmayanlara hesap sorduk, dışladık.
          Adına Ramazan dedik ama içini boşalttık, talan ettik.

      Bir mimin de sonuna geldik. Biraz buruk cevaplı mim oldu.
      Geleneği bozmayalım görevi paslayalım bakalım kimlere ?

Bir Yıldızın Hikayesi
Yaşamdan Yazılar
Beyda'ının Kitaplığı





5 Mayıs 2019 Pazar

Hızır Gunu HIDIRELLEZ


Merhaba 
Mayıs ayının ilk günleri bana  Hıdırellez’in yaklaştığını hatırlatır. 
Yüzyıllardan beri süregelen gelenekler bölgesel olarak farklılık gösterse de genel tema aynıdır. 
 Dünyada darda kalanların yardımcısı Hızır ile Denizlerin hakimi olduğuna inanılan İlyas’ın  yeryüzünde buluştuğuna inanılan hıdırellez geleneğine kırmızı ve yeşil hakimdir. 
Son yıllarda UNESCO’nun insanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesi’ne giren  Hıdırellez  doğanın yeniden canlanması bolluğun bereketin simgesidir. 
Ateş,su,toprak,hava elementlerinin Hıdırellez ritüelleriyle harmanlanlandığı dikkat çekicidir.
Her yörenin  Hıdırellez  geleneklerinden duyduklarım  ve okuduklarımdan yola çıkarak o güne özel ritüelleri şöyle sıraladım. 
  • Hıdırellez 5 Mayıs akşam ezanı vakti başlar 6 mayıs ikindi vakti sona erer. 
  • Hıdırellez günü yağmur yağarsa Hızır’la İlyas’ın buluştuğuna ve dileklerin gerçek olacağına inanılır.
  • 5 mayıs günü ikindiden sonra gül dalına bağlamak için kırmızı renkte bir kesenin içine para konur ve kesenin ağzı dua edilerek kapanır. Sonrasında kese gül dalına bağlanır. 6 mayıs sabahı gün doğmadan kese alınır ve cüzdana konur bir yıl boyunca bu para kesinlikle harcanmaz. Gül ağacı yoksa bir saksı çiçeği de olur. Çiçek gece dışarıda bırakılır. Dilekler dilenirken şu dua okunur;
  •  -“Allahümme Rabbühü Ya Halkalhalas Muhammedin Resulullah Yetiş imdadıma Ya HIZIR YA İLYAS”
  • Toprağın üzerine ev , araba gibi dilekler çizilir. Bahçesi olmayanlar dileklerini bir kağıda da çizebilir. Çizdikleri kağıdı da para kesesinin yanına asabilirler. Sabah erken saatte bu kağıtlar alınır ve akarsu, deniz vb. Atılır. Ya da toprağa gömülür. Kağıtların suya atılmasındaki amaç  kağıt ne kadar çabuk yok olursa dilekler de o kadar hızlı gerçekleştiğine inanılır. 
  • Evlenmemiş ve kısmeti kapalı olduğuna inanılan genç kızların başında yeni alınmış bir kilit 7 defa kapatılıp açılır böylece o kızın kısmeti açılacağına inanılır. O kilit açık bir şekilde evin dışına çıkarılır.
  • 5 mayıs gecesi genç kızlara bulaşık yıkatılmaz .
  • 6 mayıs günü ev süpürülmez, çamaşır yıkanmaz, bayram olduğu düşünülür ve yeşil alanlara gidilir.
  • 5 mayıs gecesi iki kapta yoğurt mayalanır. Birine var yoğurdu diğerine yok yoğurdu denir. Ancak sütte maya kullanılmaz. Sabah ezanında bitkilerden toplanan çiy taneleri maya olarak kullanılır. Hangi yoğurt tutmuşsa o sene bolluk ya da kıtlık olacağına inanılır.
  • 5 mayıs akşamı yakılan ateşin üstünden üç kere atlanır. Böylece üstündeki kötülüklerin gideceğine inanılır.  Ateş yakma imkanı olmayanlar mumun üstünden atlayabilir.Yine üç kere salıncakta sallanılır. 
  • 5 mayıs akşamı bir parça gazete kağıdı alınır ve makasla küçük küçük kesilir bu sırada bir kişi “ Ne kesiyorsun ?” Diye sorar “ Para kesiyorum” diye cevap verilir. Bu üç defa tekrarlanır. Kesilen kağıtlar, bir torbaya konur ve gelecek yıla kadar saklanır. Böylece çok paralarının olacağına inanılır. 
  • 5 Mayıs gecesi cüzdan ağzı açık şekilde başucuna konur. 
  • 5 mayıs günü bulunabilirse yağmur suyu yoksa çeşmeden alınan bir kase su ele yüze ve vücuda sürülür.  Böylece hastalık ve musibetlerin gideceğine  inanılır
  • 6 mayıs sabahı çok erken kalkılır. Evdeki bütün pencereler, dolap kapakları, çekmeceler, erzak kutularının kapakları açılır. Hızır’ın bereketinin bu yolla eve dolacağına inanılır. Hıdırellez duası yapılır.  “Bismillahirahmanirahim
  • Bin bir adım bir adım /Allah bir adım adım / Kerim kerem Allah /Başımda bir duman var yardım eyle ya Allah / La ilaha illallah muhammeden resullullah yetiş imdadıma hızır ile Allah birsin sen kulla mişersin biz gibi kulların yardımcısı sensin hızır deryada erdim murada amin.”
  • "Ya Rabbi Sen dünyanın kainatın sahibisin.Her canlıyı yaratan Sensin. Benim ve her canlının Rabbi de Sensin.Benim hem dünyamı hemde ahiretim güzel eyle. Bana ve tüm kullarına hak ettiğimiz gibi değil lutfunla ve merhametinle muamele eyle. Hızır (as) ve Hıdır(as) bana yoldaş eyle. Bizleri hata ve yanlışlarımızdan döndürsünler. Maddi ve manevi sıkıntılarımızda her zaman yanımızda olsunlar. Dualarımızı Senin güzel isimlerin hürmetine, habibin hürmetine kabul buyur. Amin
  • 6 mayıs günü bolluk ve bereketin simgesi olan  haşlanmış yumurta yenir. 
  • 6 mayıs günü hiçbir yeşil dalından koparılmaz.  
  • Benden bu kadar. Sizin de kendi yörenizde uygulanan değişik gelenekler varsa yorum kısmına yazarsanız sevinirim . 
  • 5 mayıs pazar gecesi dilek dilemeyi  unutmayın. Hepinizin dilekleri  ve gönlünüzdeki güzellikler gerçek olsun 
  • Sevgiyle 

3 Mayıs 2019 Cuma

SİTEMİMDİR


Selam canlar
Selam verdim ama kırgınım size hem de çok .
Ayıp olmasın diye yorum yazanlar , bloğa şöyle bir uğrayıp da aman yorum yapmasam  da olur diyenler .
 Ya da işi iyice ileriye götürüp de takipten çıkanlar. A vallahi kırgınım ve de çok üzgünüm. Bir satırı mı benden çok gördünüz, ya dane kötülüğüm dokundu size?
Kalbimi yere atıp tuzla buz etmek mi gitti hoşunuza.
Şunun şurasında kendimce karaladım bir iki satır.
Takip etmedim belki bilmeden sizi . Ama canım siz de kendi bloğunuzu yazmadınız ki nerden bileyim kimdiniz?
Öyle üzüldüm kırıldım ki
Yine de ne diyeyim sağolsun canınız .
Ama suçum ne bileydim . Rahat kordum bu cefalı başı yastığa
Sahi ne yaptım size ?
Allasen söyleyin ?
Küsmem, darılmam
Ama incinirim
Nihayetinde benimki de  taştan değil
Öyle hırslar peşinde koşmadım
Kendimce yazdım kendimce paylaştım.
Sahi neydi sizin beğenmediğiniz
Sahi neydi istemediğiniz ?


Öne Çıkan Yayın

Yalnızlığa Dair

Birine bağlanamayacak kadar        kalabalık yalnızlıklarım         var benim .  Tigris