Eğitimci bir babanın çocuğu olarak, aklımın
erdiği günlerden beri öğretmenlik mesleğine duyduğum ilgi ve sevgi sayesinde doğru
bir tercihle çocuk gelişimi ve okul öncesi eğitimi bölümünde okudum.
24 Kasımlar evimizde ayrı bir heyecan
yaratırdı. Babamın öğrencilerinin gerek telefonla, gerekse tebrik kartlarıyla
uzun yıllar sonrasında onu unutmayıp "bugünlere gelmemizde sizin payınız
büyük "sözlerini duydukça ,"kim bilir benim öğrencilerim de beni
böyle hatırlayacaklar mı?"diye düşünmekten kendimi alamazdım.
Genç yaşımın verdiği enerji ve heyecanla
mesleğine aşık, çocukları çok seven ve bir o kadar da idealist öğretmen olarak Kastamonu'da
dört yıl hizmet verdiğim anaokulundaki ilk görevim bana tecrübelerin en
güzellerini yaşattı. 24 Kasımlar benim için, öğretmen olmamın verdiği heyecan
ve gururun yanında; yıllar geçse de hafızamdan silinmeyecek bir anının da günüdür.
Mesleğimin ikinci yılı,1998’in Eylül ayı
başlarıydı, o sapsarı saçlı mavi gözlerle tanışmam. Annesi ve babasıyla anaokulu
için okul kaydına geldiklerinde, nasıl da heyecanlıydı, bir o kadar da mutlu,
boncuk mavisi gözlerinin içi gülüyordu. Hayatın acı gerçeği, okul açılmadan bir
iki gün önce, annesi ondan ayrılmak zorunda kalmıştır. Annesi üzerine düşen
dolap sonucunda, bir daha gelmemek üzere çıktığı uzun yolculuk, altı yaşındaki
minik bir bedenin kaldıramayacağı büyüklükte bir travmaya neden olmuştu. Fakat
yaşından beklenmeyecek bir olgunlukla acısını içine gömmüş, sanki annesi hiç ölmemiş
gibi yüzündeki o tatlı tebessümle okula başlamıştı. Durumunu bildiğimiz için biz
bu hassas konuda daha fazla özenli davranıyorduk. Anne, aile gibi konulara
değinirken onu üzmemek için elimizden geleni yapıyorduk. O da bizi annesinin
yerine koymuş gibiydi. Her boynuma sarıldığında kendimi zor tutuyordum.
Ta ki 24 Kasım tarihine gelene kadar. O dönemde anaokullarında bir
şubenin iki öğretmeni vardı. Öğretmenin birisi sabahtan öğlene kadar diğeri de
öğleden sonra birer aylık periyotlar halinde dönüşümlü çalışıyordu. Ben de o
dönemde öğlenci olarak çalışıyordum. O gün okula geldiğimde öğlen yemeğinden
sonra çocukları dinlenmeleri için uyku odalarına götürdüm. Sonra o gün
yaptıkları etkinliklere bakarken Esra’nın suluboya ile yaptığı resmi görünce
tüylerim diken diken oldu. Resimde bir başkalık ürkütücülük vardı. Daha önce
yaptığı resimlerle uzaktan yakından ilgisi yoktu. Sabahçı arkadaşa sordum” Bugün
sanat etkinliğinde ne yaptınız?” diye. Öğretmenler Günü olduğu için suluboya
ile öğretmenlerinin resimlerini çizmelerini istediğini belirtti. Esra’nın
resmini sordum. “ Ayşe öğretmenim sizin resminizi yaptım” dediğini belirtti. Canlı
renkler kullanılarak çizilmiş yatan bir kadın ve siyah boya ile üzeri kafes
şeklinde kapatılmış adeta bir mezarı andıran resim.
Diğer arkadaşımın çocuk gelişimi
ve okul öncesi eğitimle ilgili fazla bilgisi olmadığından ona bir şey
söylemedim. Esra’nın sene başından beri yaptığı resimlerin dosyasını kaptığım
gibi soluğu müdüre hanımın odasında aldım. Esra'nın bütün resimlerini tek tek
gösterdim. O da dehşete kapıldı. Psikolog olan bir öğrencimizin velisi Nevin
Hanım'ın tam o sırada bizi ziyarete gelmesi, hayatta hiçbir şeyin tesadüf
olmadığını bana bir kere daha göstermiş oldu. Resmi görünce “Aman Allah’ım bu
çocuk ağır bir depresyon geçiriyor” sözleri beni hepten telaşlandırdı. O
zamanlarda depresyon kelimesi bu kadar bilindik değildi ve bir çocuğun
depresyon geçirmesi ne kadar ağır bir durumdu.
Psikolog Nevin Hanım'ın bizi yönlendirmesi ile Esra’ya her gün resim yaptırarak
kısa bir süreliğine gözlemlemeye başladık. Resimler yine canlı renklerle
çiziliyor sonra gökyüzü siyah ile
boyanıyordu. Resimleri anlattırdığımda “ Gündüz güneş var öğretmenim, ama gece
olmuş her yer karanlık” cevabını alıyordum. Psikoloğumuz işin daha kötü
boyutlara vardığını resimlerdeki simgelerin ne anlama geldiğini her gün bize
anlatıyordu. Bütün resimlerinin teması iki ağaç arasına çizilmiş yıkık dökük
bir ev. Ağaçların annesinin mezarı olduğunu yıkık dökük evin de annesinin
ölümüyle evlerinin yıkıldığı anlamına geliyordu. Son resimlerinde bir büyük bir
de küçük ağaç arasına çizilmiş ev. Bu son resim üzerine psikoloğumuz “Esra
ölmek annesinin yanına gitmek istiyor” sözleri üzerine hemen Esra’nın babası
ile iletişime geçtik.
Resimleri babasıyla da paylaştık. Bu
arada Esra'nın annesinin ölümüyle ilgili bütün her şeye tanık olduğunu
öğrendik. İlk resminin mezarı andırmasının da bu yüzden olduğunu anlamış olduk.
Yani annesi mezara konulana kadar her durumu görüp birebir yaşamış. Eşini kaybetmiş,
biri lise çağında kardeşine annelik yapmaya çalışan, iki kız çocuğu ile ortada
kalan bir babanın yaşadığı zorluklar ve çaresizlik nedeniyle bir bayanla
tanışıp evlenme kararı aldığını öğrendik. Çok erken verilen bu kararın Esra
üzerinde bıraktığı etkiyi anlatıp, bu kararını bir süreliğine ertelemesi
gerektiğini belirttik. Psikologumuzun hem Esra hem de babası için verdiği
destek ve babasının da durumun ciddiyetini kavramasıyla birlikte Esra’mızı
hayata döndürdük.
Mesleğimin çok başlarında
yaşadığım bu durum on yıl, yirmi yıl geçse de kazanamayacağım tecrübe
niteliğindeydi. İyi ki fark ettim diyerek, bir resimden yola çıkarak altında
yatan büyük bir felaketin önüne geçtiğim için kendimle gurur duydum. Kutsiyetine
sonuna kadar inandığım mesleğimin aynı zamanda veballi olduğu, küçük
dokunuşlarla hayatların bir anda değişeceğini çok erken öğrenmem, bu günlere
gelmemdeki en büyük etkendir. Bazen önemsemediğimiz
ayrıntıların bir hayata nasıl mal olacağını unutmadan yirminci yılı
tamamlarken, ömrüm yettikçe aynı heyecan ve gururla mesleğimin gereğini yapmak
en büyük dileğimdir.
16.11.2015
Tigris
Öğretmenler günün kutlu olsun.
YanıtlaSilTeşekkür ederim sevgiler
SilÖğretmenler gününüz kutlu olsun
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim . Beni mutlu ettiniz
SilAnınızı ilgiyle okudum. Öğretmen-Psikolog-Aile el ele verip Esra'nın sorununa çare bulunmasına sevindim... Her öğretmenimizin hayatımızda ayrı bir yeri var. Ama ilk öğretmenimizin gönlümüzdeki yeri başkadır :) Hocam öğretmenler gününüz kutlu olsun.
YanıtlaSilİlk olmanın hem ağır sorumluluğunu yaşıyorum hem de unutulmaz izler bıraktığım için gurur duyuyorum
SilÇok etkilendim Esra'nın durumundan.. Ne mutlu ki siz varmışsınız yakınında.. Erken kurtulmuş.. İlerlese neler olurdu..:(
YanıtlaSilBöyle değerli bir öğretmenin öğretmenler günü binlerce kez kutlu olsun. İyi ki varsınız...:)
Çok teşekkür ederim çok duygulandırdınız beni
Silçok duygulandım... öğretmenler gününüz kutlu olsun.
YanıtlaSilTeşekkür ederim
SilKorkunç bir şey bir çocuk için ama sizler sayesinde hayata dönmüş.. Öğretmenler gününüz kutlu olsun hocam. Sizler iyi ki varsınız en ummadık yerde en ummadık yaralarımı saran hep bir öğretmen olmuştur... :)
YanıtlaSilÖyle veballi bir meslek ki , bazen o ağırlığın altında ezildiğimi düşünüyorum
Siloffff çok etkileyici yaaa. ne dram de mi. o fotodaki esra mıııı :)
YanıtlaSilFotograf Esra'nın değil. Malesef ki resmini bulamadım. Hatta çizdiği resimleri de saklıyordum, onlar da sanki sır olup kayboldular. Koydunsa bul , aradım aradım bulamadım.
SilDaha nice nice yıllara o halde...
YanıtlaSilÖğretmenler günümüz kutlu mutlu olsun
Ve yine küçük dokunuşlar...
YanıtlaSilO küçük dokunuşlar bir hayata mal oluyor bazen. Günümüz kutlu olsun şekercim. Nice nice senelere sağlıkla ilk günkü heyecanla erişelim . Sevgiyle ;))
SilTebrik ederim sizi böyle bir durumu herkes göremez, görse de değerlendiremez...küçücük yüreğinde ne fırtınalar kopmuş yavrucağın....umarım hayatta karşısına hep iyileri çıkarır..sevgiler
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim. Umarım güzel bir hayat sürüyordur.
Silson yazıma bir baksanaaaa :)
YanıtlaSilİsmimi görünce çok mutlu oldum ;))
Silİçim ürperdi...Nasıl bir dokunuştur o masum bir kuzunun hayatını size borçlu bilmeli hakkını vererek mesleğini yapan öğretmenlerimiz iyi ki varsınız başka ne desem çünkü az kalır.
YanıtlaSilHayatta hiçbirşey küçük önemsiz değil işte en derin yaraları en derin mutlulukları detaylar barındırıyor işte.
Esra güzel esra inşallah yıllar evvel hayat onun karşısına sizi çıkartarak gülümsemiş ve değişim noktası olmuştur ömür boyu mutlu olur inşallah...
İsterim ki , büyümüş haliyle karşıma gelsin , mutlu ve huzurlu olduğunu göreyim
Sil