İzmir güne yağmurla uyanırken yine yollardayız. Bu sefer Karşıyaka.yağmurda yıkanmış turuncu yeşil portakal ağaçlarının mis kokuları eşliğinde sokaklarından geçerek , zaman içinde mimarisi değişen ( camekanlarını son moda markaların çevrelediği dükkanların ) ama misafirperverliğinden ödün vermeyen Karşıyaka çarşısında buluyorum kendimi . Yağmurla birlikte insan da yağıyor sokaklara . Herkes bir telaş içinde iskelede vapurdan inenler çarşının ritmine ayak uyduruyor. Dükkanların önünde , Eskişehir'de görmemize imkan olmayan,içeri girmeden ıslak şemsiyelerin konulması için bırakılmış , kovalar var. Ve bütün ayakkabıcılarda , yine görmeye alışık olmadığım ,rengarenk şekerler gibi albenisi yüksek yağmur çizmeleri satılıyor.Sokağın başından gelen mis gibi döner kokusunu takip ederek ulaştığımız, biraz soluklanmak ve zil çalan midelerimizi susturmak için" Dönerevi " ilk tercihimiz oluyor." Sakıpağa" ayranı ( yöresel bir lezzet) enfes tada eşlik ediyor.Finali supangle , kahve ve Karşıyaka Çarşısı insan manzaralarıyla yapıyoruz. ( garson kızımızın ' çay alır mısınız ' sorusuna kahve ricam hemen yerine getiriliyor. Keyfime keyif katıyor.)
Yemekten sonra çarşı içinden vitrinlere bakarak yola devam ediyoruz. Bizim baharda giyebileceğimiz kıyafetler burada kış sezonu olarak vitrinlerdeki yerlerini almışlar.Küçük bir dükkanda gördüğüm şallar hoşuma gidiyor .Dükkanın sahibi güleryüzle yanıma gelerek şalları beğenime sunuyor.Bir tanesinde karar kıldığımda etiketindeki fiyattan düşük fiyat söylereyerek konukseverliğini gösteriyor. şemsiyemizin kırıldığını görüyor ve kendinden bir şemsiye vermek istiyor. Bunlar günümüzde az rastlanacak güzellikle örnekler olarak Karşıyaka insanın farklı yönünü bir kere daha ortaya koyuyor. Yağmur yürümemizi güçleştiriyor. Bu seferki durağımız , Latife Hanım Anı Evi oluyor.İzmir' in önde gelen ailelelerinden Uşakizadelerin evi Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ün annesi Zübeyde Hanım'ın son günlerini geçirdiği ve vefat ettiği bina olması nedeniyle manevi değeri çok büyük. Köşk büyükşehir Belediyesi Tarafından restore edilmiş bugünkü haline kavuşturulmuş. O döneme ait eşyalar bağışçılar tarafından tarihe tanıklık etmek için köşke kazandırılmış. Öğrendiğime göre girişteki misafir odasındaki konsol köşkte kullanılan orijinal eşyaymış. Zübeyde Hanım hastalandıktan sonra doktorların İzmir havasının iyi geleceği tavsiyeleri üzerine Atatürk, yaveri Salih Bozok'u uygun bir ev bulması için İzmir'e gönderir. Rum evi olmaması için rica eder.Latife Hanım Karşıyaka'daki evlerinin uygun olduğunu belirtmesi üzerine Zübeyde Hanım buraya getirilerek son günlerini bu evde geçirmiş.
Bu bilgilerle girdiğim köşk beni daha da büyülüyor.Köşkte bulunan balmumu heykellerinin Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen hocamız tarafından yapılmış olması beni bir kere daha sevindiriyor, gururlandırıyor.İlginçtir ki Atatürk Latife Hanım'la İzmir'de 29 ocak 1923 tarihinde evlenmiştir ve ben gezimi bir 29 ocak günü yapıyorum sanki düğünlerine tanıklık etmek istermişcesine .
Köşkün kafeteryasında Latife Hanım'a bir kahve içimlik misafirliğe geldiğimi düşleyerek gezimi sonlandırıyorum.
Yemekten sonra çarşı içinden vitrinlere bakarak yola devam ediyoruz. Bizim baharda giyebileceğimiz kıyafetler burada kış sezonu olarak vitrinlerdeki yerlerini almışlar.Küçük bir dükkanda gördüğüm şallar hoşuma gidiyor .Dükkanın sahibi güleryüzle yanıma gelerek şalları beğenime sunuyor.Bir tanesinde karar kıldığımda etiketindeki fiyattan düşük fiyat söylereyerek konukseverliğini gösteriyor. şemsiyemizin kırıldığını görüyor ve kendinden bir şemsiye vermek istiyor. Bunlar günümüzde az rastlanacak güzellikle örnekler olarak Karşıyaka insanın farklı yönünü bir kere daha ortaya koyuyor. Yağmur yürümemizi güçleştiriyor. Bu seferki durağımız , Latife Hanım Anı Evi oluyor.İzmir' in önde gelen ailelelerinden Uşakizadelerin evi Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ün annesi Zübeyde Hanım'ın son günlerini geçirdiği ve vefat ettiği bina olması nedeniyle manevi değeri çok büyük. Köşk büyükşehir Belediyesi Tarafından restore edilmiş bugünkü haline kavuşturulmuş. O döneme ait eşyalar bağışçılar tarafından tarihe tanıklık etmek için köşke kazandırılmış. Öğrendiğime göre girişteki misafir odasındaki konsol köşkte kullanılan orijinal eşyaymış. Zübeyde Hanım hastalandıktan sonra doktorların İzmir havasının iyi geleceği tavsiyeleri üzerine Atatürk, yaveri Salih Bozok'u uygun bir ev bulması için İzmir'e gönderir. Rum evi olmaması için rica eder.Latife Hanım Karşıyaka'daki evlerinin uygun olduğunu belirtmesi üzerine Zübeyde Hanım buraya getirilerek son günlerini bu evde geçirmiş.
Bu bilgilerle girdiğim köşk beni daha da büyülüyor.Köşkte bulunan balmumu heykellerinin Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen hocamız tarafından yapılmış olması beni bir kere daha sevindiriyor, gururlandırıyor.İlginçtir ki Atatürk Latife Hanım'la İzmir'de 29 ocak 1923 tarihinde evlenmiştir ve ben gezimi bir 29 ocak günü yapıyorum sanki düğünlerine tanıklık etmek istermişcesine .
Köşkün kafeteryasında Latife Hanım'a bir kahve içimlik misafirliğe geldiğimi düşleyerek gezimi sonlandırıyorum.
Gün, Karşıyaka Halk Sağlığı Laboratuvarı'nda Gıda Mühendisi olarak Görev yapan Yengem'in yanında arkadaşlarıyla birlikte hoş bir sohbetle akşama dönüyor.
Eski günlüklerin yerini bloglar aldı aradaki tek fark günlüklerini kimse okusun istenmezdi blogları herkes okusun istiyoruz.Bizde misadenizle okuduk keyifli gezmeler.dost sohbetleri ve güzel anlatımız için teşekkürler...
YanıtlaSil