Çocukluğumda , mahallelerin , komşulukların daha bir sıkı olduğu , semt pazarlarının köyünden ekip biçtiğini getirip küçük tezgahında satan özü bozulmamış köy insanının olduğu yıllarda ,her hafta mahallemize kurulan pazara annemle giderdik. Sonbaharda pazarları daha bir severdim. Sıcak renklerin her tonunu gördüğümüz meyve ve sebzeler güneşin solgun yüzüne inat içimi ısıtırdı.Elma , nar, ayva, armut,havuç, karnabahar,pırasa,ıspanak tezgahlarının arasında köy dağlarından toplanıp , pamuk ipliğine dizildikten sonra tezgahta yerini alan sarılı kırmızılı alıçları bir mücevher kolye gibi hayranlıkla izlerdim. Bir dizi alıçtan kolye alıp boynuma takıp tek tek kopararak yemeye başlardım.Damağımdaki tatlımsı lezzet hemen bitmesin diye yavaş yavaş yer keyfini çıkarırdım. Alıçtan yapılmış kolyelere evimize çok yakın ilkokulumuzun önünde de görürdüm.Çocukluğumun en saf yıllarınn bu unutulmaz lezzeti ve kokusu ,buruk sevinçler yaratır yüreğimde.Şimdilerde her gün televizyonlarda alternatif tıp uzmanı diye ekranın baş köşesine kurulan amca ve teyzelerin faydalarını saymakla bitiremedikleri alıç , sanki yeni görücüye çıkmış genç kız gibi daha bir önemli olmuş . Halbuki doğa anne her mevsim dağlarında , bahçelerinde öyle güzellikler sunuyor ki , bunları başkaları söylemeden kıymetini bilip , her şeyi zamanında ve en doğalını yemek gerekiyor. Köy insanının daha sağlıklı ve uzun ömürlü olmasının ilk şartlarından biri de bu meyve ve doğal yiyeceklerle beslenmesi oluyor. Hafta sonu köy ziyaretinde bulunma fırsatımız olunca , sürülmüş tarlaların ortasında bir alıç ağacı bulmanın keyfiyle bir avuç da olsa toplama şansı yakaladım.Bizden önce çobanların , köylülerin topladığı alıçlardan geriye kalan bir kaç taneydi nasibimize düşen. Çok çok toplayabilseydim, eski günlerdeki gibi ipe dizip boynuma asacaktım alıçtan kolyemi. Bu sefer bir avucuma sığdırdığım mercan taneleri kadar kıymetli alıçlarımı kokusunu içime çeke çeke , tadına vara vara tek tek yedim , çocukluğumun sonbaharlarına gönderme yaparak.
6 Ekim 2015 Salı
Bir Avuç Alıç
Çocukluğumda , mahallelerin , komşulukların daha bir sıkı olduğu , semt pazarlarının köyünden ekip biçtiğini getirip küçük tezgahında satan özü bozulmamış köy insanının olduğu yıllarda ,her hafta mahallemize kurulan pazara annemle giderdik. Sonbaharda pazarları daha bir severdim. Sıcak renklerin her tonunu gördüğümüz meyve ve sebzeler güneşin solgun yüzüne inat içimi ısıtırdı.Elma , nar, ayva, armut,havuç, karnabahar,pırasa,ıspanak tezgahlarının arasında köy dağlarından toplanıp , pamuk ipliğine dizildikten sonra tezgahta yerini alan sarılı kırmızılı alıçları bir mücevher kolye gibi hayranlıkla izlerdim. Bir dizi alıçtan kolye alıp boynuma takıp tek tek kopararak yemeye başlardım.Damağımdaki tatlımsı lezzet hemen bitmesin diye yavaş yavaş yer keyfini çıkarırdım. Alıçtan yapılmış kolyelere evimize çok yakın ilkokulumuzun önünde de görürdüm.Çocukluğumun en saf yıllarınn bu unutulmaz lezzeti ve kokusu ,buruk sevinçler yaratır yüreğimde.Şimdilerde her gün televizyonlarda alternatif tıp uzmanı diye ekranın baş köşesine kurulan amca ve teyzelerin faydalarını saymakla bitiremedikleri alıç , sanki yeni görücüye çıkmış genç kız gibi daha bir önemli olmuş . Halbuki doğa anne her mevsim dağlarında , bahçelerinde öyle güzellikler sunuyor ki , bunları başkaları söylemeden kıymetini bilip , her şeyi zamanında ve en doğalını yemek gerekiyor. Köy insanının daha sağlıklı ve uzun ömürlü olmasının ilk şartlarından biri de bu meyve ve doğal yiyeceklerle beslenmesi oluyor. Hafta sonu köy ziyaretinde bulunma fırsatımız olunca , sürülmüş tarlaların ortasında bir alıç ağacı bulmanın keyfiyle bir avuç da olsa toplama şansı yakaladım.Bizden önce çobanların , köylülerin topladığı alıçlardan geriye kalan bir kaç taneydi nasibimize düşen. Çok çok toplayabilseydim, eski günlerdeki gibi ipe dizip boynuma asacaktım alıçtan kolyemi. Bu sefer bir avucuma sığdırdığım mercan taneleri kadar kıymetli alıçlarımı kokusunu içime çeke çeke , tadına vara vara tek tek yedim , çocukluğumun sonbaharlarına gönderme yaparak.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
-
ÜÇ BİLİNMEZLİ DÜĞÜN Bir apartmanda altlı üstlü oturan üç komşu. 4.,5.,6. kat komşuları. Birbirlerini sadece ismen bilen, evle ile ilgili b...
-
KASIM Kasım ayı, sonbaharın son demlerini yaşatırken, ağaçlar üzerindeki yapraklar rengarenk bir tabloya dönüşür. Sarı, turuncu ve kızı...
-
Bugün iki sene önce yaşadığım güzel bir anıyı aynı salonda bulunarak heyecan dolu bir mutlulukla yeniden hatırladım. 2022 yılının eylülün...
-
Porsuk Nehri’nin Hikayesi Eskişehir’in kalbinde, Porsuk Nehri sakin bir şekilde akıyordu. Dört mevsim boyunca, nehir çevresindeki yaşamı kuc...
-
DOLMAKALEM Göz alıcı bir şehir, siluetinde yükselen binaları ve karmaşık yollarıyla gözler önünde uzanıyordu. Bu şehir, zamanın unuttuğu bi...
-
Şehir, beton yığınları ve kalabalık sokaklarla dolup taşarken, bir köşede yalnız bir ağaç duruyordu. Etrafındaki gürültüden, insanların tela...
Öne Çıkan Yayın
Yalnızlığa Dair
Birine bağlanamayacak kadar kalabalık yalnızlıklarım var benim . Tigris
O alıçtan yapılmış kolyelere ben de bayılırdım küçükken, O zamanlar ankara da oturuyorduk, her cuma pazardan alırdı annem, yavaş yavaş tadını çıkara çıkara tek tek yerdim. O günleri hatırlattınız bana... :)
YanıtlaSilbakın siz şu bir avuç alıçın yaptıklarına , hepimizi en güzel yıllara götürdü.
SilNe güzel yazmışsınız, benim çocukluğumda okula giriş çıkışlar şimdilerdeki gibi korunaklı değildi. 2-3 Alıç satıcısı okulun bahçe kapısında kolları renklerle dolu beklerdi... Bir kaç yıl önce Kadıköy meydanında alıç satıldığını görünce okul yıllarımdaki hatıralar canlanmış dayanamayıp almıştım :) Özlem konusunda yalnız değilsiniz yani...
YanıtlaSilZaman makinesine ne hacet , bir koku , bir tadda insan o zamanın içinde bulur kendini
Siltat ve koku gerçekten insanı seneler öncesine götürebilen müthiş duyular. hafızayı bir anda yeniliyorlar. oh afiyet olsun, her derde deva olduğunu ben de duydum tv'lerde ama ben hiç yemedim ondan. İstanbul'da nerede bulalım öyle doğal meyveyi?
YanıtlaSilMutlaka tatmalısınz . Bir gün karşınıza çıkar nasılsa ;)
SilGeçmişten kokular almak ne güzel olur. Zaman zaman burnuma bir koku tüttüğünü hissederim. Aslında o koku yok o anda. Ama beynim bana oyun oynuyor. Beni bir yerlere götürüyor. Ama ben daha o kokuyu tanımadan, ait olduğu ana gidemeden kaçıveriyor birden. Dedim ya beynim bana oyun oynuyor. oyun biraz daha uzun sürse ne iyi olur.::) Bir avuç alıç, bize neler hissettirdi şimdi..:) Sevgiler..
YanıtlaSilAynı duyguları paylaştığımız için bu kadar iyi anlaşıyoruz , dostluğumuz gün be gün artıyor . Sevgiyle
SilMutluluk ve gurur duydum. Çok teşekkür ederim..:)
Silyillar oldu yemeyeli, buralar da yoktum biraz o arada sen de yokmussun sevgili Tigris, insallah simdi daha iyisindir, iyi bak kendine
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim , sizi özlemişim . Daha iyiyim sevgiyle kalın ;)
SilBir avuç alıç bu kadar edebi yazılabilirdi. Eski günleri hatta kokusu tadını hissettirdiniz. Sevgiler...
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim , utandırdınız beni. İçimden geçenlerdi sadece ;)
SilPazarlar gerçekten çok güzel... :)
YanıtlaSilHele ki köylü pazarları çok güzeldir.
SilAhh eski günler olsa da yesek =)
YanıtlaSilKöylerde yine var , ama kıymeti bilinmiyor
Silalıçı o kadar severim ki :)
YanıtlaSilBen de çok seviyorum .bloğuma hoşgeldiniz
SilAlıç ... Çok güzel bir yazı olmuş. Benim de kendimce bilinç altımda kutsallaşan bazı nesneleri özlerim böyle ara ara :) Taş duvarda oturup çağla ve yollara doğru uzanan dikenlerin arasından topladığımız böğürtlenler ... Ben siyahları değil de kırmızıları severdim hep :)
YanıtlaSilŞehirlerin gri duvarlarına sıkışıp kalmış çocuklara üzülüyorum. Bizler kadar şanslı çocukluk yaşayamadıkları için.
SilNasıl da güzel yazılmış bir yazı olmuş. Başlık kafiyeli :)
YanıtlaSilCanım da çekti mi ne :)
Teşekkür ederim şekercim ;))
SilAlıçı bende severdim lakin..Alıç denince aklıma hep Yunus Emre gelir benim aklıma..Hacı Bektaş Veli'ye köyü için buğday almaya giderken yoldan hep alıç toplamış eli boş gitmesin diye..
YanıtlaSilYunus da benim topraklarımın insanı ayrı bir gurur duydum ;)
SilSanırım bir jenerasyonu tamamiyle etkisi altına almış yemişlerden biridir alıç. Hep özlemini duyduğumuz tatlar kokular... Bir de ışkın tadını özlerim. Ama maalesef o eski tatları bulmak artık çok zor. Ya da biz büyüdük ve kirlendi dünya...!
YanıtlaSilAhhh ahhh
Sil