Soğuk bir Ocak günü durakta tramvay bekliyorum . Tam karşımdaki marketten çıkan biri üniformalı , diğeri sarışın, mor mantolu ve topuklu çizmeli iki genç hanım dikkatimi çekiyor. Üniformalı hanımın kızımızın elinde bir poşet üç beş şey , diğerinin elinde ise 5 litrelik pet şişe su. Yavaş adımlarla yürüyorlar. Mor mantolu kızımız o pet şişeyi nasıl taşıyacağını bir türlü bilemiyor . Bebek gibi kucağına alıyor , yere indiriyor ııhıh olmuyor. Bir türlü taşıyamıyor. Yanındaki arkadaşı da dürtüp duruyor şişeyi ver diye, vermiyor da . Yine bebek gibi kucağına alıyor. Kendimi zor tutuyorum nerdeyse gidip elinden alacağım . Ne var onu taşımakta diye . O şişenin yanında dolu dolu iki poşet ve diğer elimde üç poşet daha taşırım ben .
Sonunda orta yolu buluyorlar . Şişenin mavi kulbunun bir ucundan biri diğer ucundan da diğeri tutarak yola devam ediyorlar da ben de rahat nefes alıyorum. Oh bee.