Kardeşim diyebileceği ,
dostu olmalı insanın.
Gönül bağıyla bağlandığı.
Ömrünü , gününü hep güzelleştiren.
Çiçekler açtıran
Taze bahar kadar ,
Yürek ferahlatan
Can dostu olmalı .
Sevgiyle
Tigris
19.02.2025
Kardeşim diyebileceği ,
dostu olmalı insanın.
Gönül bağıyla bağlandığı.
Ömrünü , gününü hep güzelleştiren.
Çiçekler açtıran
Taze bahar kadar ,
Yürek ferahlatan
Can dostu olmalı .
Sevgiyle
Tigris
19.02.2025
51.yaşım hoş geldin.
Soğuk ve karlı bir pazar günün sabahında dünyaya gözlerimi açtığım devlet hastanesinin koridorları sevinçle yankılanmış.
Merhaba dünya ,merhaba yaşam demişim. Hem de avazım çıktığı kadar ağlayarak kutlamışım gelişimi.
Nasıl da hızlı geçmiş yıllar ,ağzım nasıl da dolu dolu Elli bir diyorum.
Sahi neler neler sığdı elli bir yıla ?
Ne sevinçler ,ne acılar ?
Bazen iyi kiler , bazen de pişmanlıklar.
En çok da hüzün bütün mağrurluğuyla gönül köşküme oturdu kaldı.
Gözlerim inci taneleri döker oldu ,her olur olmaza.
Saçlarım elli bir yılın her anına tanıklık edercesine gümüşi tellerle beni ödüllendirdi.
Yakın gözlüğünde netleşti puslu hatıralar.
Yaşlanmıyorum hayır hayır, yaş alıyorum, ömrümün en güzel yıllarından.
Kim bilir kaç nefes daha hakkım var, alacağım bu dünyadan ?
Doğmuşuz bir kere , öleceğiz de.
Yaşam hakkımızdır , tek boşa geçmeye.
Yeni bir sayfadan ne kalır bilmem artık seneye.
Elli bir yaş , elli bir kış , elli bir kere ben.
Sevgiyle
10.02.2025
Tigris
KAHVE BAHANE
Hadi
Ismarlayın kendinize bir acı kahve
Köpüğü bol hüzünlü olsun.
Buram buram yalnızlık koksun.
Bir de cigara tellendirin,
Mutlu anılarınız dumanında kaybolsun.
Hadi göz yaşlarınız
Şehrin yağmuruna karışsın.
Kahve bahane olsun
Fal kapayın sonra ,
Yürekten akıp gitsin dilekler.
Fincandan yüklü develer, filler,
Büyük kısmetler çıksın.
Ay doğsun yüreğinize
Bembeyaz sayfalar açılsın,
Üç vakte kadar.
Hikayenin sonu
Artık mutlu bitsin.
Ruhlarınız arınsın arınsın.
Tigris
25.01.2025
İYİ NİYETLER KAYBOLDU HÜKÜMSÜZDÜR.
Nasıl günlerden geçiyoruz artık anlam veremez oldum.
İyi niyetin bu kadar sömürülüp, posasının çıkarılıp da atıldığı ve üstüne üstlük hiç bir şey olmamış gibi maskeler altında gezen insanlarla çevrilmiş etrafımız.
Onlar kötü niyetli ben kendimi bozmayayım diyorum, bu sefer olan bana oluyor. Geceler uykusuz gündüzler kalp çarpıntıları içinde.
Ağzımı açmaya korkar oldum. Hemen üste çıkıyor insanlar. Tırnaklarını çıkarmış pusuda bekliyorlar.
Haklı olduğumu bile bile susuyorum. Susmaktan başka elimden bir şey gelmiyor. A desen hemen üst mercide alıyorlar soluğu. Demediğim yapmadığım şeyler yüzünden azar yiyorum.
Ne oldu bu insanlara? Eskiden söz namustur denirdi. Ağzından çıkan kelimenin sorumluluğunu da almak gerek. Ama nerde? Karşımdaki cahildir diyorum, karşılık vermeyi, kendime yakıştıramıyorum. Bunu fırsat bilen kişi de azdıkça azıyor.
Ben sabırlıyım sen azmana devam et. Beni üzersin ama gün gelir aynı yerden incinir varsa kalbin.
Uzaklaşıyorum insanlardan hatta kaçıyorum. Korkutuyorlar beni. Samimiyetini bile çıkar aracı olarak görüyorlar.
Yalan söylediğini bile bile susuyorum susacağım da.
Üstüme gelen herkesi de kendi hayatları ile baş başa bırakıyorum. Döktürdüğünüz her bir damla yaşın sizdeki karşılığını görmek için sabırla bekliyorum.
Kaybolan iyi niyetleri gazete ilanlarında hükümsüzdür diye göremeyiz ama Allahım sen konuyu biliyorsun.
Sevgiyle
Tigris
03/01/2025
CAFE TİGRİS 12 YAŞINDA
Yılların hızına yetişemeyen ben ve sığındığım gönül evim bloğum. Neşemde sen hüznümde sen hep benimleydin . Kimseye anlatamadıklarımı sana anlattım içimi sana döküp ferahladım . 12 yaşında oldun ha .
Ne diyeyim doğum günün kutlu olsun. Benimle bir ömür boyu gelmen dileğiyle.
Sevgiyle
Tigris
01.01.2025
Sıkıntılı günlerdi belki babamın bir memur maaşıyla iki ağabeyimi Ankara’da üniversite okuttuğu yıllardı. Kıt kanaat geçiniyorduk. Ama olsun benim babam müdürdü. Hem babaların da parası bitmezdi ki.
Yılbaşının özel bir gün olduğunu sadece o gün eve alınan yiyeceklerle ve babama öğrencileri tarafından gönderilmiş kar manzaralı parıltılı tebrik kartlarından hissederdim. O kartların en parıltılısını odanın ışık düğmesinin kenarına iliştirirdik ve resimdeki büyüye kapılırdık. Ben en çok yurtdışından gelen kartlara bayılırdım. Resimleri daha masalsı ve daha simli olurdu. Bir de yılbaşı çiçeğimiz hep bu zamanlarda çiçek açardı adına uygun olarak.
Çerezin içinde Antep fıstığı olurdu. Meyvelerden muz olurdu. Portakal elma ve mandalina olurdu. Kestane de olurdu. Patlamış mısır tel tavada yapılırdı.
Yemekte annem tavuk yapardı. Tavuk haşlanıp bol yağda kızartılırdı. Öyle hava üfleyen cihazda pişmezdi. Kara tencere diye tabir ettiğimiz alüminyum yağ tenceresinde bol yağda banyo yaptırılarak kızarırdı tavuk . Ben en çok kızarmış derisini severdim .
Tavuk suyuna pilav turşu salata zeytinyağlı dolma. Sarılarak yapılırdı ama sarma demezdik. İçi bol konup sarıldığı için dolma olurdu o. İçinde kuş üzümü yerine kuru üzüm olurdu. Tavuğun eşlikçileriydi.
Yemek yanında öyle kola tarzı asitli içecek olmazdı.
Akşam yemeği yenildikten sonra hemen masayı toplar, kırmızı renkli plastik oval tabaklara konmuş çerezler ve en altta portakal elma ve mandalinaların olduğu en üstte kişi sayısı kadar bulunan ,ki biz 6 kişiydik , küçük mis kokulu Anamur muzlarının büyük bir özenle dizildiği meyve tabağı masanın baş köşesinde yerini alırdı.
Sonrasında hemen televizyonun karşısındaki yerimizi alırdık. Sobalı evimizin divanlarında oturup televizyonda çıkacakları merakla beklerdik. Yemekten önce genellikle çocuk programı olurdu. Rengarenk balonlarla süslenmiş stüdyoda robalı elbiseli, saçları kurdeleli, uzun ponponlu çorapları ve rugan ayakkabıları olan kız çocukları ,kısa pantolonlu erkek çocukları neşeli şarkılar söylerlerdi. Görüntüler siyah beyazdı ama hayallerimiz de nir o kadar renkliydi.
Saat 20.00’dan sonra büyükler için program başlardı. O dönemin meşhur sanatçıları bir bir boy gösterirdi ekranda . Arabeskin yasak olduğu yıllardı. TRT sanatçıları halk müziği sanat müziği Türk pop müziğinden şarkılar sunarlardı. Popülerliği az bir sanatçı çıktığında bizlerin de yavaş yavaş canı sıkılmaya başlardı ve tombala oyunu başlardı. Antep fıstığı kabukları ya da mandalina kabukları çıkan sayıları kapatmak için kullanılırdı.
Portakal mandalina kabukları sobanın üstüne de konur , kömür kokusuna karışmış hoş bir narenciye kokusu yayılırdı tüm odaya.
Tombalanın en şanslılarından biri ben olurdum. Yeni yılın şanslısı da tombalada en çok kazanan olacak derdik.
Annem çay demlerdi , düşmekten ağzı yüzü yamulmuş ama ince tel ve Arap sabunuyla ovup parlattığı alüminyum çaydanlıkta. Sobanın üstündeki tahtına kurulurdu ve fısıltıyla demlenirdi ağır ağır, çaydanlık.
Annem mutfaktan yuvarlak melamin tepsiye dizdiği melamin çay tabaklarının (ki o tabakları çiti deterjanın hediyesiydi. ) üstüne ince belli çay bardaklarını sıralar ve yine başka bir deterjanın hediyesi çay kaşıklarını ahenkli tınılar eşliğinde bir bir bardaklara koyardı. Almanya’dan gelen boş bir reçel kavanozunu toz şekerle doldurup tepsimin yanına koyardı.
Mısırı da patlatır çayın yanında getirirdi. Karlı bir kış değilse o mısırları kar olarak hayal ederdim.
Çaylar içilir , televizyon pür dikkat izlenirdi. Babam ara ara gömleğinin cebindeki Maltepe sigarasını yakar ve milli piyango bileti numaralarını kontrol ederdi. Bir zaman sonra “amannn yarın nasılsa gazete tam sıralı listeyi verir.”derdi.
Çerez Faslına geçilince önce leblebi ve kuru üzümler yenir . İçindeki tek tük fındıklar ayıklanır yavaş yavaş kıtırdatılır. En son bir assolist edasıyla Antep fıstıkları (o zaman Şam fıstığı derdik . ) yenir ve damağımızda nefis tad bırakırdı.
Meyve sırasında da muz en son yavaş yavaş yenir hiç bitmesin istenirdi.
12 ‘den önce katiyen uyumam diye düşünür hatta 1’e 2’ye kadar televizyon yayını devam edecek diye sevinçle beklemeye koyulurdum. Küçük bedenim daha saat 23 olmadan kendini uykunun kollarına bırakmak isterdi.
Göz kapaklarımla direnişe geçerdim.
En azından gece yarısı olmadan uyumamak için.
Saat 24’de az bir zaman kala televizyona kilitlenirdik. Ülkenin en büyük assolistlerinden biri ile yeni yıla girmek için . 10’dan geriye heyecanla saymaya başlardık ve tam 24’de ekranda mutlu yıllar yazısı belirirdi. Yaşlı bir dede üstünde eski yılın rakamları elinde boş torbasıyla giderken , genç bir adam yeni yılın rakamları yazılı dolu torbasıyla ekranda belirirdi.
Böylece yeni bir yıla girdiğimizi anlardık.
Sırada yılbaşının olmazsa olmazdı dansöz vardı.
Sonra milli piyango büyük ikramiye çekilişi . Bundan sonrası divanda uyuya kalan ben. Pijamalarımı giydirip yerime yatırmaya çalışan annem ve tv de karıncalar çıkmış çünkü yayın bitmiş olurdu.
Nerde o çocukluğumun kısıtlı imkanlarla ama bir o kadar güzel geçen yılbaşı geceleri, nerde canım babam . Hepsi bir masal gibi yaşanmış gibi.
Şimdilerde o tad da yok o güzel yürekli insanlar da .
Yeni yılın ilk saatleri Kutlu olsun hepimize
Özlemle
Sevgiyle
01.01.2025