Dokuz günlük tatilin ardından bugün yeniden okula geldik.
Geldik gelmesine de sabah büyük bir şokla karşılaştık . Dün akşam saatlerinde bahçedeki güvenlik kabinine hırsız girmiş. Camı çerçeveyi aşağıya indirmiş . Ne var ne yok alıp götürmüş.
Diğer müdür yardımcısı arkadaşlarımın meğer olaydan haberleri varmış bana bir şey dememişler .
Kamera kayıtlarından an be an takip ederek hırsızı teşhis etmeye çalıştık .
Havanın aydınlığında elini kolunu sallayarak bahçeye girmiş, bahçedeki çocuklara aldırmadan dirseğiyle camı kırmış ve o daracık yerden tabiri caizse balıklama içeri dalmış . Elektrikli ısıtıcı , su ısıtıcısı , radyo , kahve , çikolata, kağıt bardak, defter , kalem hatta ve hatta kurumuş çiçek buketleri ne yapacaksa artık o çiçekleri hatta çöp kovasını bile bir güzel sırtlanmış geldiği yoldan geri gitmek istemiş demirlerden geçememiş tekrar okulun etrafını dolanmış. Eşyaları içeride bırakıp demirden atlamış birilerinden yardım istemiş . Görgü tanıklarına da pişkin pişkin ben bekçiyim taşınıyorum eşyalarımı taşımama yardım eder misiniz demiş.
Seni tanımıyoruz diyen bir öğrencimize de ben eski bekçiyim eşyalarım kalmış onları almaya geldim demiş . Çocuk da korkusuna soramamış bile neden camdan girdiğini. Eşyalarını bir güzel taşımış.
O kadar rahat iş çıkarmış ki ağzımız açık izledik.
Bu arada alkollü olduğunu da belirtmem gerek . Bu kadar soğuk kanlı olmasının başka açıklaması olamaz.
Asıl dikkatimizi çeken çöp kutusundan kağıt bardağa kadar her şeyi toplayıp giden bay hırsız bir şeye dokunmamış bile.
O da tabiki bir kitaptı .Kitabı güvenlik görevlimize ben vermiştim okusun diye . Reşat Nuri Güntekin’in Çalıkuşu kitabının yüzüne bakmamış. Sevinsem mi üzülsem mi bilemedim .
Bu olay bana yıllar önce okuduğum şu sözü aklıma getirdi.
“ Okuyanlar çalmaz, hırsızlar da okumaz!"
Sevgiyle
Tigris
15.04.2024