ÖĞRETMENLİĞE DAİR
Doksanlı yılların ortalarında Anadolu’nun küçük bir şehrinde çiçeği burnunda genç ve çelimsiz bir öğretmenken yaşadığım bu günü yıllar geçtikçe yüzümdeki tebessüm eksilmeden hep hatırlarım .
Buz gibi dondurucu bir aralık ayının sabahında okula geldik. Günlerden perşembe ve ben o gün okul nöbetçisiydi . 1 müdür ,4 öğretmen 1 hizmetli, 1 kaloriferci ve 1 de ahçı toplamda 8 personelle 100 öğrenci kapasiteli anaokulunda nöbetçi öğretmen olmak demek her işe koşmak demekti .
Şansıma o gün kalorifercimiz hastalanmış 10 gün rapor almış. Müdüre hanım da kalorifercimiz yerine eleman istemek için Milli eğitim müdürlüğüne gitmiş.
Haydi bakalım nöbetçi öğretmen 100 çocuğun soğuktan donsun mu git kaloriferi yak . Kibriti çakmaktan aciz ben koca küreği elime aldım beş kömür geldi . Küreği zar zor kaldırdım kömürlerin üçü yere ikisi ancak kazana . Güç bela ateşi tutuşturdum .
Üzerimde de binbir emekle ördüğüm üzerine güller işlediğim bembeyaz kazağım var .
Tam o sırada yukarıdan hizmetli seslendi hocanım koş müfettişler geldi. Hah dokuz ayın çarşambası değil bu sefer perşembesi nir araya geldi . Müdüre hanım yok nöbetçi öğretmen ne güne duruyor . Misafirleri buyur ettim . Müdüre hanımı sordular durumu izah ettim . Ara bakalım milli eğitimde falanca kişiyi hocanım . Aradım müdüre hanıma haber yolladım . O gelene kadar benim misafirlerle ilgilenmem lazım . Dedim size sıcak çay ikram edeyim üşümeyesiniz . Bu sırada ben de kalorifere kömür atayım da ateş geçmesin . Allah Allah deyip şaştı kaldı müfettiş beyler .
Biraz sonra teftişe başladılar .
Okulun a dan z ye teftişini yaparken ambar defterlerini istediler . Okulda memur yok . Koştum yetiştirdim evrakları . Bir kere daha şaşkınlıkla baktılar yüzüme yine mi sen der gibi evet benim ambar memuru buyrun dedim istedikleriniz . Aradan biraz daha zaman geçti sınıfları denetlemeye başladılar .
Buyrun dedim şimdi de sınıfımı denetleyin öğretmen olarak .
O gün akşama kadar değişik kişilerin taklitlerini yapan , kılıktan kılığa giren sanatçılar gibi rolden role girdim . ama tek farkla yaşadıklarım hepsi gerçekti . Ve ben hepsinde de öğretmendim . Gocunmadan , sıkılmadan yapmıştım bütün işleri .
Akşam olup da dönüş vakti geldiğinde bütün işleri alnımın akıyla tamamlamıştım . Ancak üstümdeki canım bembeyaz kazak da kömür karasına dönmekten geri kalmamıştı.
Mesleğimle hep gurur duydum . Okulum için yaptığım her işin çocuklara güzel bir gelecek için atılan bir adım olduğunu düşündüm . Hayattaki en büyük servetimin mesleğim olduğunu gördüm
Ve ben hep iyi ki öğretmenim dedim .
Bu arada o beyaz kazak hala durur ve her giydiğimde o günü anımsar özlemle bir ah çekerim .
Sevgiyle
24.11.2023